Nihayet bir cümledir insan
Şiir okumayı severim, hele Türkçe'nin tadını hissettiğim şiirleri. Bakın bu zor iştir he, öyle herkes yapamaz. Çok da denk gelinmez böylelerine. Ama bu kitabı okuyorsanız denk geldiniz, şanslı sayın kendinizi.
Çok değişik bir tadı var şairin. Sanırım
Hasan Ali Toptaş denemelerinde buldum bu şairi. Buldum diyorum çünkü bulunacak bir şeydi bu.
Hüseyin Ferhad dizeleri beni çok etkiledi. Sadece son kısımdaki yazılar bu kitaba gitmemiş, olmamış. Vardır onun da değerli bir anlatısı ama ben sırf okumak için okudum ve yoruldum. 2 puanı bu sebeple kırdım. Yoksa şiirler 10/10. Birkaç tadımlık bırakayım da belki okursunuz.
İşit onu. Oku, soğur, ezberle
nihayet bir cümledir insan
bir harfler silsilesi, bir mecaz
bir aşk-ı mecaz
Nihayet bir cümledir hayat
bir ah'lar silsilesi, bir figan
bir nar-ı figan
...
Zincirlerini koparmış bir at
gibi tiril, gibi mağrur, gibi haşarı
.
.
...
ŞAİRİN GÖREVİ
I.
Niçin sürgünsün şair yaşadığın toplumda? (1)
Işıksız bir karmaşadır siyasal partiler,
Bir yararı olur mu şu tasasız ruhuna?
Çiçeğe durmuş şiirin sararıp soluyor;
O boğucu, kirli havalarında onların,
Güzelim buhurların, günnük kokuların;
Şaşırıyor yolunu soluklarını duyunca.
Köle ruhlu kavgalarında senin
Şükufe Nihal
Cenab Şahabeddin’in kardeşi şair Osman Fahri, ona olan aşkına karşılık bulamayıp canına kıydı. Şair Ahmet Kutsi Tecer, ona tutkundu. Edebiyatçı Mithat Sadullah Sander ve politikacı Ahmet Hamdi Başar ile evlendi. Yaşamı köşkte başlayıp huzurevinde biten şair, yazar, öğretmen Şükûfe Nihal’in ruhunun derinliklerinde yaralar açan aşk
Sehâvet ve rikkât ehli güzel insanlarıyla tarih oldu cânım Üsküdar!
Konağın kapısının dilenciler, fukarâ-i sâbirîn ve misafirler tarafından çalınmadığı gün hemen hemen olmazdı. Nâdirattan olmak üzere konağın kapısı bir gün çalınmamış olsa babaannem, genellikle ikindi namazını edâ ettikten sonra bir çocuk sâfiyetiyle anneme: "Pakizânım kızım! Bugün kapımıza uğrayan olmadı. Allah taksiratımızı affetsin! Acaba bilmeden bir kusur mu işledik ki?" diye hayretini ve endişesini dile getirirdi. Bu tutum yalnızca bizim konağa mahsûs değildi. Osmanlı saray âdâbının Üsküdar'a bir lûtfu olan sehâvet ve rikkât bu beldedeki her konağa, her hâneye damgasını basmıştır.
Sayfa 186 - Kubbealtı NeşriyatıKitabı okudu
