Daha genç ya da daha güzel olmasını istemezdim, bunu derinden hissediyordum. Proust’un “güzel kadınlar hayal gücünden yoksun erkeklerin olsun” sözlerini hatırlıyordum.
Bana, adı bendeki sözlüğe henüz yazılmamış bir mitoloji tanrıçası gibi görünüyordu. Ona dokunmadan duramıyordum. Ondan biraz uzaklaşınca üşüyordum, çevresinden ayrılamıyordum.