Film önerisi isteyenlerin ilgisini çekeceğini düşünüyorum..
1- Yağmur Adam (Otizm)
2- Benim Adım Sam (Zeka geriliği olan bir baba ve kızı)
3- Sol ayağım (Fiziksel engeli olan bir adam)
4- Guguk Kuşu (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar)
5- Aklım Karıştı (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar)
6- Akıl Oyunları (Şizofreni)
7- Wilber Ölmek
"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Küçüktük...;
Mucizelere dil çıkaran, bir varmış bir yokmuşlarla büyütülmüş hayat dolu çocuklardık.
Elma şekerine, tavşan balona, pamuk helvaya havalara uçardık,
Saklambaç oynardık, ip atlardık, seksekle zıp zıp zıplardık.
Çocuk öldürmez tahta silahlarımız,
füzeden hızlı sapan taşlarımız, bomba sesinden korkmaz kağıt kuşlarımız vardı.
Düşünmezdik bu dünyanın kara yüzünü,
tüm kötülüklere inat içimiz dışımız bahardı.
Minicik yüreklerimize, kocaman dünyaya yetecek kadar sevgi sığardı.
Büyüdük...;
Ne sihirli güçlerimiz, ne çocuksu düşlerimiz, ne de yürekten gülüşlerimiz kaldı.
Nereden bilecektik, büyüyünce hayatın bizi sobeleyeceğini,
Su katılmamış acılarla canımızı yakacağını, büyüdükçe mutlu günleri elimizden alacağını.
-Gözleri buğulu, saçları yağmurlu kızım,
ne olur büyütme çocuk yanını...!-
Kasvetli bir Ankara sabahına uyanıyorum. Hava, gerçekten soğuğu sevebilen benim gibi insanlar için huzur verici görünüyor. Bu güzel pazar gününe onlarca aktivite sığdırabilirdim, bir sürü plan yapabilirdim ama haftalardır tek düşündüğüm şey ‘’pazar günü Hakan Günday okuyacağım’’ düşüncesi koca bir günümü ayırmak için aslında güzel bir sebep.
Hani çocuklarla saklambaç oynayıp hiçbir zaman bulunmayan hatta onun onlarla oynadığını hatırlanmayan bir çocuk olmak, her şeyi bir kenarda kimseye fark ettirmeden izlemek, kimin ne yaptığını ne haltlar yediğini görmek, hiçbir zaman bulunmamak istiyorum. Her şeyi kontrol etmeye çalışmak, beni anlamayan insanlarla yaşamaya çalışmak yoruyor beni. Sakince kendi köşemde yaşamak, kendi kurduğum dünyada olmak, fark edilmemek istiyorum çünkü insan fark ettiğin her şeyi bozuyor, yıkıyor. Ben hiçbir zaman bulunmamak üzere hayatla saklambaç oynamak istiyorum.
1- Yağmur Adam (Otizm)
2- Benim Adım Sam (Zeka geriliği olan bir baba ve kızı)
3- Sol ayağım (Fiziksel engeli olan bir adam)
4- Guguk Kuşu (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar)
5- Aklım Karıştı (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar)
6- Akıl Oyunları (Şizofreni)
7- Wilber Ölmek istiyor (İntihar ve Depresyon)
8- İçimdeki Deniz (Ötenazi isteyen bir
Bu kitap 80 lerde çocuk olan 90 kişi tarafından yazılmış. Benim yaşım itibariyle 80leri pek yakalayamamış olsam da babam annem ve illaki bir büyüğümden bizim zamanımızdayla başlayan cümleler duydum.
Öncelikle 80ler deyince herkes Michael Jackson ve Madonna dan bahseder, pazarları izlenen kovboy filmlerinden, Dallas ,Mc Gyver, Heidi, Vikingler,He Man, Voltron ve Şeker Kız Candy den.
Seksenler de çocuk olmak demek sokakta oynamak demek, saklambaç, birdir bir renkli misketler( bilye de denir bazı yerlerde), üçgen prizma renkli kolonyalar,kokulu silgiler biraz da meybuz demek
Kağıt peçete, pul vb.koleksiyonlar, hatıra defterleri demek
Kapı önünde oturan teyzeler vardı komşular birleşip erişte,salça,turşu yaparlar tadına doyum olmazdı ki Karaman'da babaannem ve komşuları hala bu geleneği sürdürüyor.
Erkekler de önü kısa arkası uzun saç modelleri modaydı, kızlar da Serpil Çakmaklı, Ahu Tuğba saç modelleri, yüksek bel pantolonlar kalın kemerler ve erkeklerde İspanyol paça pantolonlar modaydı
Bir de orta sehpalar da Malbora ikram edilirdi misafirlere şimdi duyunca bile komik geliyor sigara ikramı
Ama hep güzel hatırlatmadı bu kitap 80leri ihtilal,darbe, sokağa çıkma yasağı da oldu
Çernobil, kitapların saklanması,gömülmesi bazen yakılması da anlatılmış ama insan hep iyiyi hatırlamak ister ya genel de yüzümüzü güldüren anılara değinilmiş kitapta
Biraz salçalı ekmek kokusu, biraz da düşüp düşüp yeniden koştuğum zamanları çekiyor canım.
Saklambaç oynarken ki kimse beni bulamaz hissi, çizgilere basmadan sektiğim vakitleri...