Nermin Yıldırım / Saklı Bahçeler Haritası
Öfkeyi ve şefkati aynı anda hissedebileceğiniz nadir kitaplardan #SaklıBahçelerHaritası. Yaşattığı tarihteki yolculuk ve psikolojik tahlilleriyle okuyanları duygudan duyguya savuracak. Okurken birden kendinizi “Ben olsam ne yapardım?” derken buluyorsunuz. İnsanı yormadan düşündüren akıcı bir kurgusu var.
Keşke bir kitabı okuduğumuzda bizde uyandırdığı hisleri, düşünceleri direkt olarak ifade edebilseydik. Ben de bunu yapmaktan acizim şu an. Kitap öyle derinden etkiledi ki beni, doğru kelimeleri seçemiyorum. Sonuna geldiğimde öyle çok şaşırdım ki.. Kitabı okurken zaman zaman ağladığımı söyleyebilirim. Çok hisli bir kitap. Ve canım Suad, seni asla unutmayacağım.. Seni ve iç dünyanı. Eskilere ait her şey beni kendine çeker zaten hep. Kitap grubumuzda okuma kararı almasak hiç okumayacaktım belki de bu kitabı. Ama şu an iyi ki, iyi ki okumuşum diyorum. Sanırım burayı çok fazla uzattım. :') Biraz da içeriğinden bahsedeyim.
Yayınevinde çalışan Rıdvan bir gün eski zamanlara ait bir mektup bulur masasının üzerinde. Okur ve şaşırır, nereden geldiğini anlamaya çalışır. Çünkü mektup Rıdvan'a gönderilmemiştir, hiç tanımadığı isimler geçmektedir mektupta. Sonra mektupların arkası gelmeye devam eder. Spor salonunda, restoranda, hatta evinde bile bulur mektuplar onu. 53 yıl önce iki ismin birbirine yazdığı bu mektuplar Rıdvan'ı hem korkutur, hem şaşırtır, hem de kendi sorgulamalarına götürür. Ve kitabın sonunda sır açığa kavuşur, düğümler çözülür.
Okumak isteyenlere kesinlikle tavsiye ediyorum. Dili akıcı, kitap zaten çok sürükleyici. Keyifli okumalar.
Ah son olarak, Suad'ın radyoda çaldığını söylediği müziği de buraya iliştirmek istiyorum. Kitabı okurken bana eşlik etti. Hüzünlü melodisiyle kitaba çok uyuşuyor..
youtu.be/jLzrdogPDqg
Böyle bir duyguyu içimde saklı tuttuğumu söylemekten çekinmeyeceğim. Ama söylemek neye yarar? Kimi zaman elimizde olmayan şeyler vardır... belki de çokça vardır. Kim bilir?
"Ben gidersem sazım sen kal dünyada
Gizli sırlarım aşikar etme...
Ben bir insanoğlu sen bir dut dalı
Ben babamı, sen ustanı unutma.. '
Aşık Veysel s. 221
13.bölüm epigrafı
Heves Ali adlı saz aşığı ve oğlu Avukat Yusuf'un öyküsü. Okuduğunuzda yüreğinize ok olup çarpacak bir yolculuk romanı Aşıklar
Bu yazıya 2 kadeh Kızıl Yeleli At, 3 kadeh İlk Görüşte Aşk, 3 kadeh Ateş Bulutu Yakar, sayısını hatırlamadığım kadar Bulut ile Yağmurun Aşk Mayası ve 2 fıçı Üst Üste Binmiş Yeşil Karınca, ha bir de İçki Şehri’nin son icadı Maymun Likörü içtiğimi söylemeden başlarsam yazdıklarımı ciddiye almış olursunuz. Zaten böyle bir inceleme ve söz konusu kitap
“Sevgili Piraye;
Balık koskoca okyanusun derinliklerini avucunun içi gibi bilse de, bir lokma uğruna, atılan oltaya can feda. Bırak benim de avucumun içi gibi bildiğim o koca kalbin de bir hata yapma hakkım olsun.
Şimdi sen yoksun
ağlıyoruz arkadaşlarımla,
ağlıyoruz arkadaşlarım bulutlarla.
Yağmur yağıyor mu oraya bilemeyiz ama, biz ağlıyoruz Piraye.
Bu balık nefes alıp verdiği suyun altında boğuluyor, bu kelebek ölümü dört gözle bekliyor.
O balık nerede boğuluyor biliyor musun?
Önümde ki beyaz sayfalara haykıramayıp yutkunduğum, içime ağlayıp, içim de biriktirdiğim denizin için de boğuluyor. Bu kelebek intihara kalkışıyor.
Bırak bir hata yapma hakkım olsun. Yaşadığım deniz de can veriyorum. Kalemim kan kaybediyor, kalemim ağlıyor Piraye.”
Nâzım Hikmet (1944 Ekim - Saklı Mektuplar)
Bir yıl daha bitiyor
İşte bu kadar duru,bu kadar yalın
Bu kadar el değmemiş
Sıradan bir gerçeği daha
kolları bağlı hayatımızın
Bu şiire nasıl dahil edilebilir bir yılın son günleri
Her sonda,her başlangıçta ve her defasında
Alır gibi başkasını karşımıza
Perdeler çekip,ışıklar söndürüp
oturup yatağın içinde bir başımıza
Sorgulamak
Sevdiğimi söylemez isem
Sevmek derdi beni boğar
Demiş Yunus Emre
Seni seviyorum
Taa develer tellal değil iken
Hatta bu dünyaya gelirken Allah'a;
Bu aşk için söz vermişim gibi
Kalu beladan beri
Ve sana hep geç kalmaktan korkuyorum..
Çalıkuşu/Saklı Sevdama Mektuplar..
Nermin Yıldırım ile bu kitap sayesinde tanıştım ve hayran oldum. Öylesine sade, akıcı ve etkileyici yazmış ki... Kitabın daha ilk sayfalarında iki aşığın birbirine yazdığı mektuplar sandığım şeyin aslında iki kız kardeş olduğunu anladığımda durup düşünmüştüm. İyi de bütün büyü bozuldu ki, bundan sonra daha ne yazabilir ki diye... öyle güzel bir kurgu ki takdir ediyorum tebrik ediyorum. Kitabın sonu da ayrıca asla tahmin ettiğiniz gibi değil..
Kitabı keyifle okudum. Bir kitabın içimde duygular uyandırmasına bayılıyorum. Dünyadan kopup o anda o mekanda kaybolmaya da.
Yan olayları ana hikayeye o kadar güzel bağlamış ki yazarımız acaba bu gerçek bir hayat hikayesi mi diye düşünmeden edemedim.
Fotoğrafçılık ve sanat tarihi ile yakınen ilgilendiğim için Guernica, detaylarını net bildiğim bir olaydır. Bir roman olgusu içinde Guernica ve Dersim’i bir araya getirmek müthiş bir zeka ürünü bence, çok çok hayran kaldım...
Yazarın diğer kitaplarını da derhal alıp okuyacağım aynı tadı alacağımdan eminim ama bu kitap benim adıma hep bir adım önde olacak kendisiyle tanışmamı sağladığı için..
Etkileyici, akıcı, dokunaklı bir hayat hikayesi okumak isterseniz mutlaka bu kitabı okumalısınız diyorum