bi tane arkadaşım iletilerimi okuyunca hayırdır ne onlar öyle kimden bahsediyorsun demiş vatsaptan, bunların benimle ilgili olduğunu, bunları yazacak türden bi şeyler yaşadığımı hissettiğimi düşünmüş bi an:) yok artık dedim daha neler, benim ne olayim var ki yazıp çizeyim, senden gizlim saklım olduğunu mu düşündün, sahi ne ne düşündün dedim okuyunca, sen ne anladın:)
“Bir şey mi oldu yine?” diye sordu.
“Yine derken? Yok bir şey.” Sesimde gizleyemediğim bir aksilik vardı ve Selim de bunu gark ederek benimkini bastıran bir aksilikle konuştu.
“Sen bu ses tonuyla bu şekilde cevap veriyorsan kesin var bir şey. Ne bozuldun, hadi söyle. Atma içine ki zaten seni biliyorum. Şişersin, sessiz kalamayıp söyletsin eninde sonunda.”
“Doğru, ben sessiz kalamıyorum. İçim dışım bir benim. Öyle gizlim saklım yok. Yalan da söylemeyi beceremiyorum sana. Böyle düşününce de aslında ne kadar farklı yönümüz varmış diyorum istemsizce.”
ölümün soğukluğu
yakıp yok edecek seni
hafızasını kaybetmeyen
beynin paramparça
parçalanmış uzuvlar
sel olmuş kan gölünde
boğar seni
vicdanın paramparça
taş ağırlıkları cebinde
intiharı düşlersin
çok kararlısın
kendini nereye atarsan
bir defa ölmezsin
bu kadar kalabalıkta
yine yalnızsın
tek kaldığında
üzerine geliyor duvarlar
daralıyor yüreğin
nefes alamıyorsun
sırayla ya da sırasız
geziyorsun sahte arkadaşlarla
onlara hele istediklerini bir ver
daha da yapayalnız kalacaksın
(...)