Behice'nin Yarım Kalan İşleri...
Sinem Sal'ın kaleminden okuduğum 2. kitap ve yine beğenerek okudum.
Hangimiz tamamlamayı çok istediğimiz işlerle doldurmuyoruz ki hayatımızı.
Behice de yapmak isteyip de yapamadığı belki mümkün görmediği işleri yazıyor kağıda ve bir Hıdırellez günü gül ağacının altına saklıyor. Ta ki kızı Ayşe Püren üstünden atlayacağı ateşi yakana kadar.
"Dün gece sabaha karşı annem öldü. Mutsuzluktan değil ama mutsuz öldü."
Kimin içine işlemez ki şu cümle. Hele annesi ölenlerin yüreğini dağlayıp geçmez mi? Benimkini de dağladı.
Var mıydı benim annemin de yarım kalan işleri, yaşayamadığı düşleri...
Kimse yaşayamadıklarını emanet bırakmasın, yaşasın, yaşamayı ama kendi hayatlarını yaşamayı emanet bıraksın kendi çocuklarına.
Kitap başladığı yoğun duygusallığı sonuna kadar devam ettirmiyor, aralarda hafiflese de kadın kadını anlıyor, satır aralarında başka kadınların hayatlarına dokunuyor.
Okuyalım mı derseniz, okuyun gitsin derim.
Diğer insanlara ne düşündüğünüzü elinizden geldiğince sakin ve yargılamadan söyleyin, aynı zamanda sonuçları kontrol etmeye çalışmayın.
Haşiye : Söyle, sal gitsin, arkana bakma. Bu konuyla ilgili şahsi sözlerim.
Şehirde yaşayan köy hayatını, köyde yaşayan şehir hayatını özler..
İnsan bu; baharda kışı, kışın da baharın yolunu gözler..
Ne uzaksa onun hayali ile yaşar..
Kavuşmak şart değil,
sal gitsin, bazı şeyler uzaktayken güzel.
[ Güven Taşdemir ]
Günaydın. Modern çağ böyle işte, her kararımızdan her davranışımızdan ötürü müthiş bir mesuliyet müthiş bir duygu yükü var üzerimizde. Bundandır ki Tanizaki şöyle sorar: "Kalp denen ufacık makine, insanın yükünü nasıl taşıyacak?" Sahi, ufacık kalbimize çok yüklenmiyor muyuz ?
Kapağı kapatır kapatmaz “Tek bir ömrüm var, başkaları tarafından onaylanmak için mi yaşamalıyım gerçekten?” sorusuyla başbaşa kalıyorsun. Zaten “Merkezde sadece sen olmalısın” mesajını hikayeyle veriyor kitap…
Sürekli öğrenmenin, gündemi kaçırmamanın, eylem halinde olmanın bizi verimli, dolu, donanımlı bir insan yaptığını öğrettiler. Durup bir
Korku içten gelen bir dürtüdür. İzin verirsen seni parçalar. Onu sal gitsin
Bu bana ait değil, bu bana ait değil, bu bana ait değil! Çık git! Bu kadar işte! İzin ver de sevgin saflaşsın
Ara ara açıp bir iki hayat kuralı okumak lazım. Elbette bildiğimiz şeyler ama dönem dönem unutup karamsarlığa kapılıyoruz ya da belki de depresif ruh hali de insanın bir ihtiyacı bilemiyorum , tabii ki sevilesi yanı yok ama uğrayıp geçiyor ki geçiyor olması , olabilmesi önemli olan bence. Hızlı atlatmak için bu kitap güzel hatırlatmalar yapar
- Ne yapıyorsun da ilk yumrukta yere serilmemeyi başarıyorsun?
- Boksörlerin yaptıklarını yapıyorum. Yumruklara göre savruluyorum. Karşı koymuyorum. İşte bir şey seni kötü etkiliyorsa bırak etkilesin. Ne de olsa sonsuza dek bu duyguyu bastırmazsın. Azar azar sal gitsin, barajlar gibi birazını serbest bırak, duvarı çatlatana kadar birikmesine izin verme.