Empatinin yaygınlaştırılması; hukuk, işletme ya da siyasi bilimler fakültelerinin koridorlarında bile kemikleşmiş bir düşünce olan "insanın rekabetçi bir hayvan olması" kavramının gençlere ådeta bir salgın hastalık gibi bulaştırılması kadar kolay değildir. Viktorya Dönemi'nden kalma bir artık olan Sosyal Darwinizm, bugün belki modası geçtiği için gözden düşmüş olabilir, ancak nefesini hâlâ ensemizde duyuyoruz. David Brooks, 2007 yılında The New York Times'daki köşesinden hükümetin sosyal yardım programlarıyla alay ediyordu: "Genlerimizin içeriğinden, nöronlarımızın doğasından ve evrimci biyolojiden aldığımız dersler sonucunda, doğanın rekabet ve çıkar çatışmalarıyla dolu olduğu ortaya çıkmıştır." Amerikalı muhafazakârlar sanırım bu şekilde düşünmekten hoşlanıyorlar.
Sayfa 313 - Akılçelen KitaplarKitabı okudu
Her çağın nevi şahsına münhasır hastalıkları vardır. Nihai olarak antibiyotiğin keşfiyle sona eren bakteriyel hastalıklar çağı gibi. Gribal salgın karşısında duyulan muazzam endişeye rağmen bizler bugün viral bir çağda yaşamıyoruz. Bağışıklık tekniği sayesinde o çağı çoktan geride bıraktık. Hastalık veçhesinden bakılacak olursa, başlamakta olan 21. yüzyıl ne bakteriyel ne de viral; bilakis sinirsel [neural] olarak hemahenktir. Depresyon, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu [DEHB], sınırdaki kişilik bozukluğu [SKB] veya Tükenmişlik Sendromu [TS] gibi sinirsel hastalıklar başlamakta olan 21. yüzyılın patalojik manzarasını tayin etmektedir. Bunlar kati surette bulaşıcı değildir; bilakis başkalannın bağışıklığımn olumsuzlanmasından [Negativität] ziyade, ifrat derecesindeki olumlanmasıyla [Positivität] tanımlı tıkanmalardır. Böylelikle, yabancının olumsuzluğunu savuşturmak üzere tasarlanmış her bağışıklık tekniğinden sıyrılır.
Sayfa 7 - Sinirsel ŞiddetKitabı okudu
Reklam
Yeni salgın düşünceler
Babacığım, insanın nerede doğmuş olması neyi değiştirir ki?
10/10 puan verdi
·
Liked
Demokrasi Mücadelesi
Demokrasi Mücadelesi Arno Gruen Şiddet, insan ruhunun en karanlık köşelerinden biri. Hem bireyin kendisine hem de çevresine zarar veren, sökülüp atılması gerekirken yeşertilen nefret tohumunun yol açtığı bir insanlık lekesi. Sosyal psikolojinin en yetkin isimlerinden Arno Gruen'ün son kitabı Demokrasi Mücadelesi, toplumsal şiddetin kaynaklarını bireyler üzerinden inceleyen önemli bir çalışma. Dünya çapında yapılan çeşitli araştırmalara dayanarak vardığı sonuçlar, özellikle milliyetçilik temelli şiddetin nasıl bir salgın olduğunu çarpıcı bir biçimde ortaya koyuyor. Demokrasi Mücadelesi, her gün gazetelerde, haberlerde, sokaklarda karşımıza çıkan şiddetin, hatta bazen içimizde yükselen öfkenin kaynağına inebilmek, onu anlayabilmek için mutlaka okunması gereken bir kitap.
Demokrasi Mücadelesi: Radikalizm, Şiddet ve Terör
Demokrasi Mücadelesi: Radikalizm, Şiddet ve Terör
Demokrasi Mücadelesi: Radikalizm, Şiddet ve Terör
Demokrasi Mücadelesi: Radikalizm, Şiddet ve TerörArno Gruen · Çitlembik · 201078 okunma
320 syf.
·
Not rated
·
Read in 8 days
Beyaz Felaket. Kitap, Trafikte ilerlemekte olan bir adamın yeşil yanmasına rağmen hala ilerlememesi ile başlıyor çünkü adam birdenbire her yeri süt beyazı görmeye başlamış yani kör olmuştur. İnsanlar bir süre söylendikten sonra içlerinden bir adam köre yardım ederek onu evine götürür. Adam eve getirildiği zaman hala olayın şokundadır anlamaya
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınları · 2023104.4k okunma
İzmir günlükleri
Bugün yolumuz Urla Karantina adasına düştü. Yeni restore edilmiş daha açılışı gerçekleştirilmemiş. Bir arkadaş vesilesiyle gezmek nasip oldu. İzmir'de ilk olarak karantina iskele yapılmış. Sonraları şehir merkezinde kalınca güvenlik gerekçesi ile Enver Paşanın emriyle 1850 lerde Urlaya bu yapılar inşa edilmiş yakın bir zamana kadar da sağlık
Reklam
Lazare’ın elini sıktım. Elimi elinden çekmedim bir süre, fakat ölen Michel’di, ben değildim. Daha sonra Xenie’yi sıkıca kollarımın arasına aldım; ona gerçek bir öpücük vermek isterdim, fakat bunun iki yüzlülük olduğunu hissettim ve hemen oradan ayrıldım. Gittiğimi gördüğünde, hareket etmeden ağlamaya başladı. Koridora çıktım. Bir salgın gibi, ağlaması bana da geçmişti.
İnananlar Kardeştir
Bu ülkenin bütün ırklarını, tek ırk, tek kalp, tek insan hâline getiren İslâmiyet olmuş. Biyolojik bir vahdet değil bu. Ne kanla ilgisi var, ne kafatasıyla. Vahdetlerin en büyüğü, en mukaddesi. İster siyah derili, ister sarı... inananlar kardeştir. Aynı şeyleri sevmek, aynı şeyler için yaşamak ve ölmek. Türk'ü, Arap'ı, Arnavut'u düğüne koşar gibi gazaya koşturan bir inanç; gazaya, yani irşâda. Altı yüzyıl beraber ağlayıp beraber gülmek. Sonra bu muhteşem rüyayı korkunç bir kâbusa kalbeden meşûm bir salgın: Maddecilik.
Sayfa 181 - İstanbul: İletişim, 2020.Kitabı okudu
Başarılarımızın azametini takdir ederken bir diğer noktayı gözden kaçırmamalıyız: Tarih boşluk kabul etmez. Kıtlık, salgın ve savaşlar azalıyorsa, insanlığın bunların yerini alacak başka gündemleri olacaktır. Bunların ne olacağını çok iyi düşünmemiz gerekiyor. Aksi takdirde eski savaş meydanlarında muzaffer olurken yeni cephelerde hazırlıksız yakalanabiliriz. Peki 21. yüzyılda insanlığın gün deminde kıtlık, salgın ve savaşların yerini hangi meseleler alacak?
10/10 puan verdi
·
Liked
Düşünün çünkü henüz yasaklanmadı./Spoiler
Yıl 1984. Her ne kadar emin olmasak da. Ama yaşadığımız toplumda hiçbir şeyden emin değiliz. Zaten emin olmamız gerekmiyor, bize söylenene inanmamız yeterli. Dünya 3 kutba ayrılmıştı. Okyanusya, Avrasya ve Doğu Asya. Ya da biz Okyanusya’dakiler öyle biliyorduk. Zaten önemli olan bizim ne bildiğimiz değil partinin ne düşündüğümüzü istediğiydi.
1984
1984George Orwell · Can Yayınları · 2023166.6k okunma
385 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.