Salih (Bozok)'a Mektup (24 Eylül 1911)
Salih'çiğim; Herkes birbirinden korkuyor. Hamit devrinde olduğu gibi. Orduyu, memleketi kurtarmak için çok ve fedakârca çalışmak lazım. Başka çare yok.
Atatürk’ün ölümünden birkaç dakika sonra odaya dalan arkadaşı Salih Bozok, onun cansız bedenini görünce tekrar dışarı çıktı ve tabancasını çekip kendini göğsünden vurdu. Kurşun kalbini sıyırıp geçti ve Bozok 1941 yılına dek yaşamını sürdürdü. Cumhurbaşkanlığı sekretaryasında çalışan Haldun Derin, alaycı bir ifadeyle “Mutat zevattan harakiriye başkaca iltifat eden olmadı,” diye yazdı. Afet ile Sabiha derhal Ankara’ya gönderildi. Atatürk’ün naaşının Dolmabahçe Sarayı’nın taht salonuna yerleştirilmesine karar verildi. Bu uygulama, ölümün ardından yirmi dört saat içinde gömülmeyi öngören İslam geleneklerine aykırıydı.
Sayfa 599Kitabı okudu
Reklam
Ali Rıza Efendi’nin kendisinden yirmi yaş küçük karısının adı Zübeyde idi ve babası Sofuzade Feyzullah Ağa, Selanik’in doğusundaki küçük Langaza (şimdi Langadha) kasabasında çiftçilik ve ticaret yaparak yaşamını sürdürüyordu. Gerçi ağa unvanı toprak sahipleri için kullanılmaktaydı, ama Feyzullah Ağa’nın pek toprağı olduğu söylenemezdi. Belki de
Salih Bozok yeni yöntemi ilk kez dinlemisti. M. Kemal Pasa'ya bakti. Zihni uzun yıllar öncesine kaydı. M. Kemal Paşadan aldigi bir mektuptaki cümleyi hatırladı: "Bilirsin ben askerligin her seyinden ziyade sanatkârligin severim."
Gazi hastaneden çıktıktan sonra önce İsmet İnönüye gitti. Bu iki sildi arkdaşı arasında çok kısa fakat ciddi bir konuşma geçti. Bu konuşmaya, İnönünün ricası ve Gaxi'nin onaylaması üzerine sadece Salih Bozok şahit oldu.
Salih Bozok da Mustafa Kemal'e büyük bir dostluk bağıyla bağlıydı. Öyle ki, 10 Kasım günü Paşa vefat edince, Salih Bozok da "Mareşal bir yere gidiyorsa, yaveri yanında olur." diyerek intihara teşebbüs etmiştir.
Sayfa 378Kitabı okudu
Reklam
727 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.