We have faces
that we carry on our shoulders, on our identity cards and family pictures.
We have faces
that we shred and keep,
hide and reveal,
faces we become accustomed to
and shun,
that we love
and hate.
We have faces that we recognize...
And we say: recognize?
Benim gölgem,
senin izlerim takip edecek
adım adım,
sen giderken
ardından
adım adım geldiğinde geri Günah gibi sıkıca tutunurum sana kurtuluşu asla arzulamadan.
Hiçbir ışığı görmeyen gözler vardır, asla hatırlamayan hafızalar.
Hiçbir sevinç vermeyen gülümsemeler
hiçbir acıyı sürüklemeyen gözyaşları vardır.
Tokatlayan sözcükler vardır,
duygular vardır,
bir ruh vardır
avutulamayan.
Yüzlerimiz var
omuzlarımız üstünde taşıdığımız, kimlik kartlarımızda ve aile fotoğraflarında
Yüzlerimiz var
parçaladığımız ve bırakmadığımız,
gizlediğimiz ve göstermediğimiz
alışık olduğumuz ve sakındığımız yüzler
sevdiğimiz
ve nefret ettiğimiz
yüzlerimiz var.
We have faces
that we carry on our shoulders, on our identity cards and family pictures.
We have faces
that we shred and keep,
hide and reveal,
faces we become accustomed to
and shun,
that we love
and hate.
-