Çocukluk travması
Sigarayı bırakamıyorum, bağımlıyım, çok denedim ama olmuyor, imkansız vs. diyenler bana hikaye anlatmayın. Sigara bağımlılığı da bir şey mi? Siz hiç emzik bağımlısı oldunuz mu? Üstelik bu bağımlılığınızdan cebren ve hile ile koparıldınız mı? Füsun Genç… Ben bir bağımlıydım. Emzik bağımlısı… Tam beş yıl, dört ay, 23 gün emdim. Hayatımın en acı ve
Saat Çini vurdu birden: pirinççç Ben gittim bembeyaz uykusuzluktan Kasketimi eğip üstüne acılarımın Sen yüzüne sürgün olduğum kadın Karanlık her sokaktaydın gizli her köşedeydin Bir çocuk boyuna bir suyu söylerdi. Mavi. Bir takım genç anneleri uzatırdı bir keman Sen tutar kendini incecik sevdirirdin Bir umuttun bir misillemeydin yalnızlığa Yalnız
Reklam
Sahip olupta farkına varamadığımız zenginligimizin
Adı İSLAM ... Ayşe ŞASA nın Hayat biyografisinden kısa bir bölüm; Batılılaşmayı idealize eden zengin ve köklü bir ailenin kızı olarak dünyaya gelir ayşe şasa. daha küçücük bir çocukken, her çocuğun haklı beklentisinden;aile şefkatinden mahrum bırakıldığı, 2. dünya savaşı kaçkını avrupalı, yahudi, katolik, protestan dadıların, mürebiyyelerin ellerine teslim edildiği için travmalar yaşamaya başlar. bir şişenin içine, ''ben yalnız bir çocuğum, bunu bulan lütfen beni arasın'' diye yazıp denize attığında, yalnızlığın ürpertici bilincine erken uyanmış yedi yaşında bir çocuktur. kendini marksist bir dünyanın içinde bulduğu amerikan kız koleji yıllarında yazdığı ve adı sanat çevrelerinde ''ilginç bir kaabiliyet'' olarak anıldığı günlerde kemal tahir'le tanışır. KEMAL tahir'in ''şunu bilmiş ol ki, bu ülkede maskaralık yaptığın sürece herkes sana alkış tutar. ciddi bir şey yapmaya kalkarsan da kimse ilgilenmez, yüzüne bakmaz. bunun baştan böyle bil. ''sözlerini ölçü bilerek, seçimini ''ciddi'' ve zor olandan yana yapar. vedat tükali 'nin sekreteri olarak yeşilçam 'a adım attığı yıllarda, 30 yaşında iken ağır bir şizofreni krizi geçirir. evinin bir odasında süren tecriti; 18 yılı bulan bitkisel hayattan çıkışı muhyiddin arabi 'nin füsus'ul hikemi ile olur.
seni sevmek… evet haklısın, kötü kızım. suçluyum seni sevdiğim için. gece gündüz, benim olman için ettiğim dualar… bir gecede olsa, rüyama girmen için, dilek ağacına bağladığım umutlar, döktüğüm gözyaşları sana olduğu için suçluyum ben… hep terkedildiğim için, istenmesemde senden kopamadığım, her türlü sözlere maruz kaldığım ve sana güvendiğim için suçluyum ben… doğru… zaten sen hep doğruyu söylersin. bir çocuk ne anlar sevmekten? ne anlar ki sevgi uğruna ölmekten? ne anlar, yaşam nedir, dünya ne? her şey tozpembedir onun gözünde, hep umut vardır o küçük yüreğinde… karanlıkta aydınlık hisseder, olmayacak sevdaya olur der… ben de çocuğum ve cezalıyım… cezam; sevilmemek… tek suçum ise; seni be canım, seni sevmek… Orhan Veli Kanık
“Sana nasıl yalan söylenir göstereyim, Bayan Bellini. Söylediğim üç şeyin ikisi yalan biri doğru. Hangisinin doğru olduğunu bulmanı istiyorum.” “Bana tamamen dürüst olduğunu düşünüyorum. Altı çocuğum var. Seni çok ilgi çekici buluyorum.” Gözleri sona doğru büyümüştü. “Üç yalan oldu bu.” “Öyle mi?” “Ee... Tamam. Doğru olan... Altı çocuğunuz var?” “Hiç çocuğum yok, Bayan Bellini. Ve sen de çok fazla yalan söylüyorsun.” *şiddetli ihtiyaç, euphoriamilena
Ablam hayata çok erken veda etti Bu kirli dünyayı benim için yaşanır kılan tek kişiydi , ruhu ruhumdayken bende girdim toprağın altına , kederle soluduğum bu dünyada Onu yaşatacağım her şeyimle , ne kadar dayanırım onsuz bilmiyorum Ama her yazımda her şiirimde en ufak her paragrafımda ruhumda kalbimde her şeyimle onu yaşatmak için yaşıyorum
Reklam
585 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.