acıklı telâşe
Sosyal medyada " İnstagram biraz da görsel bir mecra ve siz çok uzun yazıyorsunuz.(O yüzden uzun yazılarınızı -her ne kadar farkındalık içerse de- okumak çok cezbetmiyor.) diyen takipçisine, yazarın cevabı: "Mesela yazı ve okumak konusunda düşündüklerimizi bir de mimari açıdan düşünelim, şu anda neden sanat eseri gibi binalar, evler, okullar, camiler yapılmıyor? İşte hepsi aynı acıklı telâşeden ve zayıflayan/kuruyan düşünceden. Eski ve köklü binalara baktığımızda âdeta şiir üstüne şiir yazılmış gibi öyle ihtişamlı ve güzel. Müthiş bir işçilik var. İşte yazı ve okuma eyleminde de böyle. Artık uzun yazılar okuyamıyorum diyerek kendini hap bilgilere kaptırırsan, düşünme melekelerin de zayıflar. Uzun bir yazıyı ancak sana bir şey vermiyorsa okumayı bırakmalısın."
Hatice Ebrar Akbulut
Hatice Ebrar Akbulut
Sanat eserini belli bir inanç ve düşünce sistemini yaymada bir araç olarak görenler vardır. Böyle bir görüş benim anlayışıma göre sanatın varlık yapısına, mahiyetine aykırıdır. Sanat bir vasıta değil ; başlı başına bir gayedir. Gayeyi vasıta haline getirirsek o zaman sanat eseri basit bir propaganda düzeyine indirilmiş, etkileyici gücünü yitirmiş olur. Sanat eseri insanı yetiştirmede bir vasıta değil, bir vesiledir. Gerçek sanat eseri, renkli, canlı, dinamik, yaşayan bir varlıktır. Biriciktir.
Sayfa 57 - Bir Yayıncılık, 1.Baskı, NE MUTLU TÜRK ÜM DİYENE!Kitabı okuyor
Reklam
165 syf.
9/10 puan verdi
Kintsugi
Ayşe Sevim instagramdan tanıdığım bir yazar. Paylaştığı sanat tablolarının üstüne yazdığı kısa kısa diyaloglar, cümleler çok hoşuma gitmişti. Garip çalışan bir zihne sahip olduğu net olarak belliydi. Paylaştığı içerikler ilgimi çekince yazarın yeni çıkan kitabı “Kintsugi” adlı eserini alıp okumaya başladım. Kitap kısa kısa öykülerden oluşuyor. Öykülerde kullanılan dil ne çok somut ne de çok soyut, bu bence önemli bir husus. Çünkü bazı öykü kitaplarına baktığımız zaman aşırılığa kaçan soyut bir dil ile karşılaşabiliyoruz, bu da eseri anlamayı bir o kadar zorlaştırıyor. Ayşe Sevim’in öykülerindeki dil ise hem hayal gücüne hitap eden hem de dili ustalıkla kullanıp bu cümleyi bu şekilde kurmak yazarın aklına nasıl gelmiş, vay be dedirten türde. Kitaptaki tüm öyküleri beğendiğimi söyleyemem ama genel olarak kitap çok hoşuma gitti. Hayal gücünü geliştirirken aynı zamanda edebi bir şölen ile karşılaşmak isteyenlere tavsiye ederim.
Kintsugi
KintsugiAyşe Sevim · Şule Yayınları · 202377 okunma
Asırlar değişir o kafa değişmez
(...) Nihayet Eyüp'te Tekfur Sarayı'nda bir ÇİNİ fabrikası açıldı. Çini kârhanesi[fabrikası] büyük bir faaliyetle işlemeye başladı. Burada yapılan çiniler de İstanbul'da revaç buldu. İbrahim Paşa, fabrikaya lüzumu olan malzemeyi tedarikte hiçbir zaman kusur etmedi. Çini fabrikası kemale geldikten sonra, İstanbul'da yapılan en nefis sanat eseri, 1728'de Başmimar Mehmed Ağa tarafından Bab-ı Hümâyun önüne yapılan Üçüncü Ahmed çeşmesi İstanbul çinileriyle tezyin edildi. Fakat on sekizinci asrın ikinci nsfında [yarısında] İznik çini fabrikasının faaliyetine halel geldi. VİYANA'DAN ÇİNİ SİPARİŞ EDİLMEYE BAŞLANDI. Hatta Lâleli Camii yapıldığı zaman, çini yerine, Marmara sahillerindeki kariyyelerden elvan taşlar sipariş edildi.
Sayfa 129 - Kapra Yayınları
"Artık hepimiz ya da hemen hepimiz, mektubu sanatla bir tutmaktayız; sanatçılar çevresinde mektup bugün bazen iş konularında, bazen de sanat politikasıyla bağıntılı olarak kullanılıyor; fakat doğrudan bir sanat eseri olabilme fırsatını mektuba artık hemen hiç tanımıyoruz..."
Sayfa 471 - Ayrıntı Yayınları
Duygular bir sanat eseri gibidir
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.