SANATKARIN ÖLÜMÜ
Gitti gelmez bahar yeli; Şarkılar yarıda kaldı. Bütün bahçeler kilitli; Anahtar Tanrı'da kaldı. Geldi çattı en son ölmek. Ne bir yemiş, ne bir çiçek; Yanıyor güneşte petek; Bütün bal arıda kaldı.
Sayfa 154Kitabı okudu
"Ölümün ne olduğunu bilmeyene beyan edelim ki hakikatte ölüm; nefsin, aletlerini kullanmayı terk etmesinden başka bir sey değildir. Nefsin aletleri ise azalardan ibarettir ki hepsine birden "beden" denilir. Ruha göre bedenin ölümü; bir sanatkarın, kullandığı aletleri terk etmesi gibidir." —İbn-i Sina, Ölüm Korkusundan Kurtuluş Risalesi
Reklam
SANATKARIN ÖLÜMÜ
Gitti gelmez bahar yeli; Şarkılar yarıda kaldı. Bütün bahçeler kilitli; Anahtar Tanrı’da kaldı. Geldi çattı en son ölmek. Ne bir yemiş, ne bir çiçek; Yanıyor güneşte petek; Bütün bal arıda kaldı. (Kültür Haftası, 15 Ocak 1936)
SANATKARIN ÖLÜMÜ
Geldi çattı en son ölmek. Ne bir yemiş, ne bir çiçek; Yanıyor güneşte petek; Bütün bal arıda kaldı.
Sayfa 16 - Varlık YayınlarıKitabı okudu
SANATKARIN ÖLÜMÜ
Gitti gelmez bahar yeli; Şarkılar yarıda kaldı. Bütün bahçeler kilitli; Anahtar Tanrıda kaldı.
Sayfa 16 - Varlık YayınlarıKitabı okudu
Rakı dostu olan ressam İbrahim Çallı bir akşam sofrasındadır. Sofranın geç saatlerinde İbrahim Çallı, alkol sınırını aşmış, gelişi güzel konuşmaya başlamıştı: "Size malik olmak güzel bir talihtir Paşam!"… diyordu. Bu güzel talih Türk milletine nasip oldu. Sofradaki seçkin konukların hayret dolu bakışları arasında, nutuk çeker gibi uzun konuşmasına devam ediyordu ressam. Paşa'nın zaman zaman araya girmesine bile aldırmadan -aşırı alkolün etkisiyle- bu övgü yağmurunu sürdürdü. "Siz bu kavmi kurtardınız Paşam… Vallahi … Hayır vallahi değil… güzel kokulu yasemenler üzerine yemin ederim ki… Siz…" Paşa'nın canı sıkılmıştı iyice. Sanata ve sanatçılara karşı büyük bir saygı duyuyordu. Ama, rakı içmenin de, konuşmanın da bir adabı vardı. Şimşek bakışlarını İbrahim Çallı'ya çevirdi: "Güzel," dedi… Bitti… "Yalnız sen mi konuşacaksın?… Sanatkarlar sanırlar ki yalnız kendileri duyguludurlar. Bulundukları muhitte diğerlerinin de heyecanlı ve duygulu olduğunu unuturlar. Sözü başkalarına bırakmak istemezler. Ben Devlet Reisiyim. Yanımda devlet ricalı ve milletvekilleri var. Sizlerle, hepinizle müsavi olarak bulunuyoruz burada". Durdu. Dikkatle ressamın gözlerinin içine baktı: "Sen şiir söylüyorsun… Bu rakı, insanlara neşe verir; fakat sanat vermez. Sen, burunla neşe buluyorsun. Fakat sanatı bunda bulamazsın". Sonra konuklarına döndü; özür dilercesine: "Arkadaşlar, dedi, bu yüksek sanatkârın eserleri benim üzerimde tesir yapar, ama sözleri tesir yapmıyor."
Sayfa 109 - Güven KitabeviKitabı okudu
Reklam
52 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.