Gelgitlerin akıllısı
Ne de güzel düşünceleri
Yazsa şiir okusa şarkı
Bilmezsiniz siz meziyetlerini
Bize bak, iyi mi böyle
Uçurumun dibi hiçliğin içi
Biliyor işte nasıl sevileceğini
Anlayışsız alaycı biri
Nasıl da koşuyor boşluğa görseniz
Acırsınız haline
Hiçti o, öyle derlerdi hep
Hiçleşti gittikçe
Lafla peyniri de yediler gemiyi de yürüttüler
Çağıydı samimiyetsiz sevgilerin
Herkes koştu bir şeyin peşinden
O yetişemedi kimseye
Hüzünlüydü hep, hüzündü kendisi
Sığındı neye sığındığını bilemeden
Yoruldu sonunda
düştü kaldı durduğu yerde.
Sanki Uçurum ilerisi
Gitme düşeceksin
Boşluktayız zaten
Ne! Boşluk biz miyiz
Hiç sevmedim buraları
Ben küçük bir umudum
O ışık hiç sönmeyecek
Biraz korkuyorum İsmet
Işığım kayboldu işte
Bana umudumu bulun
Ben kaçar gibiyim
Ağlıyor içimdeki çocuk
Tamam tamam burdayım
Çok üzgünüm.
Çok değişmiş hissediyorum. Önceki halim ve şimdiki halim arasında gitgellerdeyim. Mesela sessizliğim sakinliğim hırçın ve çirkin bir hâl almaya başladı. Kendimi tanıyamadım mı yoksa kendime yön veremedim mi? Hep mi böyleydim yoksa zamanla kendime yabancılaştım mı bilmiyorum.
Seni bırakabilirim buna gayette hakkım var. Niye suçluluk duyacakmışım? Döneceğini hesaba katarak gitmemem gereken kişi sensin. Seni beklemek zorunda olan ben değilim. Ben sevdim elimden geleni yaptım. Bekledim, özledim, yandım, söndüm. İsterlerse bundan sonra senin sevgin de bu kadarmış desinler umrumda değil. Zaten bu yolun dönüşü yok. Beklemekten de sevmekten de vazgeçiyorum üzgünüm darling. Bunu yapmazsam öleceğim üzüntüden.