"Kendini bilmek gibi erdem olmaz, deriz, sanki insanın kendini bilmesi, dört işlem adıyla anılan aritmetik hareketlerinin en zor ve karmaşık, üstelik adı sanı bilinmeyen beşinci kardeşi değilmiş gibi."
Gitmek ama nereye? Tası tarağı toplayıp Ege'de bir köye mi gitmeli? Bodrum'a, Kaş'a ya da adı sanı duyulmamış bir sahil kasabasına mı çekilmeli? Sırtta çanta, elde tren bileti, dünyayı mı dolaşmalı yoksa? Yahut Uzakdoğu'ya, Hindistan'a filan mı gitmeli, mümkün olduğunca uzağa, kendinden kaçarcasına? Kaç hayat yaşayınca yorulur insan? Kaç seneden sonra yaşlı, kaç hezimetten sonra bezgin, kaç sevdadan sonra kalpsiz, kaç kelimeden sonra lâl olur kişi?
Akif'in hicranla dile getirdiği gibi, "inkılâp ümmetinin şanı, yakıp yıkmaktı." "Eski" adına ne varsa yerle bir edilmeliydi ki, enkazın üzerinde yeni bir devlet kurulabilsin!
Meselâ Nâci'nin pek beğendiğim "bütün" redifli gazelinden şu beyit bir hârikadır:
Dersi bitmez bir debistân-ı hakayıkdır cihân
Onda en kâmil muallimler sebak-handır bütün.
"Bu dünya, dersi bitmeyen hakikatler mektebidir. Orada en olgun muallimler bile birer talebe gibidir."
Bu gazele Hüseyin Hâşim Bey'in yazdığı nazîre şöyle başlar:
Katralar, feyz ehlinin çeşminde ummândır bütün
Kibriyâ-yı Sâni'a zerrât bürhandır bütün.
"Bir katra, bir şebnem tanesi ibret ile gören gözler için bir deniz gibidir. Her zerre, Allah'ın büyüklüğünün bir delîlidir."
Şu kâinatta zerreden şemse kadar bütün mevcudat taayyünatlarıyla, intizamatıyla, hikmetleriyle, mizanlarıyla Sâni'in ihtiyarını gösterdikleri halde, şu kör olası felsefenin gözü görmüyor.
(İman ve Küfür Muvazeneleri 128.sh - Risale-i Nur)
Aslında insanın kederli gecesinde uyku uğramaz semtine, derdi olan insanın gerçekten derdi olup olmadığı uyuduğu uykudan belli olur derler. Babamın çileli yüzünde gözyaşları donup kalırken oracıkta elini başının arasına almış içinde kopan fırtınalarla boğuşurken her nasılsa uyuyor. Belki de aslında uykudan uyanıyor. Rüyada Fahr-i Kâinat Efendimizi
Hayatım bana ait olmasaydı, tehlikeye atmak ve onu yok etmek suç olurdu. Bir adam benzer etkenlerle hayatına son verdiği için, ne şanı veya dostluğu en büyük tehlikelere yönelten kahramanın sanını ne de bir diğeri alçağın veya zalimin ayıplanışını hak eder.