Muhyiddin Râif Bey 30 Kânunuevvel 1955 Cuma günü irtihal etmiş olup, ona "zamanının Nâilîsidir" diyen Hâfız Yusuf Ararat şu tarîhi yazmıştır: Söndü Osmanlı şi'rinin nûru Nârına yandı ilm ile irfân Her rubâîsi dört başı ma'mur Her gazel bir gazâl-i sihr-i beyân Hep münakkahdı şi'ri üstâdın Sâni-i Nâilî demek şâyân Cilvegerdi sözünde sırr-ı sühan Yâdigâr-ı selefdi kilk-i revân Rıhlet etti Cenâb-ı Muhyiddin Tâm târihidir "Dem-i gufrân" (Hicrî: 1375)
Sayfa 274Kitabı okudu
Bu dünya Allah'ın bir sofrasıdır
Bu dünya Allah'ın bir sofrasıdır Nimet onun ekmek onun aş onun Gelmemiz şükrünün hülasasıdır Yedi onun sekiz onun beş onun Aklın varsa bakma geri ileri Kayadan dağ yapmış bir gör hüneri Nasıl yaraştırmış gökleri yeri
Reklam
Muhiddin Râif Bey'den Şiirler
Kasdın ibka-yı nik-nâm ise ger, Bırak ahlâfa bir güzîde eser. Kim esersiz giderse âlemden, Tâ be mahşer yerinde yeller eser. "Eğer bu dünyada adının iyilikle anılmasını istiyorsan, bir seçkin eser bırakmaya çalış. Eser bırakmadan bu cihandan göçenlerin yerinde yeller eser, adı sanı kalmaz."
Sayfa 258Kitabı okudu
Arap baharının babaları
Bu baharın tek bir sebebi veya tek bir babası yok. Aksine birçok sebebi ve nice babaları var. Bu sebepler arasında el-Cezire kanalının rolü ortada ve babalar arasında da ileride tarihçilerin lis-te başına koyacağı bu kanalı 1996'da kurup bugüne kadar sarp dağları dahi yıkacak denli büyük baskılara tahammül göstererek himaye etmiş bir şahıs, Katar Emiri Hamad bin Halife es-Sânî olduğu aşikâr.
Sayfa 175 - Küre YayınlarıKitabı okudu
Gördük
Aşkın devranına düçar olalı Cananı da gördük canı da gördük Sadıkların sofrasında kalalı Şöhreti de gördük şanı da gördük Leyla'dan Mevla'ya giden yol burda İnci mercan aranır mı nalburda Biz dünyayı seyreyledik kalburda Uzunu da gördük eni de gördük Veysel Karani'ydi bizim beyimiz İçimizde eksik olmaz iyimiz Bazı bizi çarptı tuz ekmeğimiz Yüzü inan soyu cini de gördük Bir düğüm var Hasreti'nin dilinde Can versem of demem hakkın yolunda Erler meydanında mürşit elinde Kılıcı da gördük kını da gördük Aşık Hasreti
Hâlık-ı Rahîm, bir kuşun tüylü libasını hangi kanunla değiştiriyor, tazelendiriyor; o Sâni'-i Hakîm aynı kanunla her sene küre-i arzın libasını tecdid eder. Hem o aynı kanunla her asırda dünyanın şeklini tebdil eder. Hem aynı kanunla kıyamet vaktinde kâinatın suretini tağyir edip değiştirir. Tılsımlar - 80
Reklam
ོ “ Hâdimü’l Müslimîn ” Âhh gönlüne, tevazusuna hayrân olduğum .. 🌹
"Kendini bilmek gibi erdem olmaz, deriz, sanki insanın kendini bilmesi, dört işlem adıyla anılan aritmetik hare­ketlerinin en zor ve karmaşık, üstelik adı sanı bilinmeyen beşinci kardeşi değilmiş gibi."
Birgün belki...
Gitmek ama nereye? Tası tarağı toplayıp Ege'de bir köye mi gitmeli? Bodrum'a, Kaş'a ya da adı sanı duyulmamış bir sahil kasabasına mı çekilmeli? Sırtta çanta, elde tren bileti, dünyayı mı dolaşmalı yoksa? Yahut Uzakdoğu'ya, Hindistan'a filan mı gitmeli, mümkün olduğunca uzağa, kendinden kaçarcasına? Kaç hayat yaşayınca yorulur insan? Kaç seneden sonra yaşlı, kaç hezimetten sonra bezgin, kaç sevdadan sonra kalpsiz, kaç kelimeden sonra lâl olur kişi?
Sayfa 13
Toprak sahibi olmanın şanı geçmişte kaldı. Artık eğitimliler güruhunun sözü geçiyor.
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.