Hepimizin, sürekliliği ve anlamıyla hayatımızı oluşturan içsel bir anlatısı, bir hayat hikâyesi vardır. Her birimizin bir “anlatı” kurduğu ve bu anlatıyı yaşadığı söyleyebilir. Bu anlatı aynı zamanda bizdir, bizim kimliğimizdir.
Şapka inkılâbının öncüleri sayılabilir. Enver Paşa'nın fes ve kalpak yerine kabalak adı verilmiş bir başlığı Kara Kuvvetlerine, Cemal Paşa'nın sipersiz kasketi Deniz Kuvvetlerine giydirmeleri o kabildendir. Kabalak Birinci Dünya Harbinin sonuna doğru koloniyal şapka biçimine sokulmuştur. Sipersiz kasket rahmetli Kâzım Karabekir Paşa'nın verdiği örnekle İstiklâl Harbi sırasında orduya yayılmıştır.
Reklam
Tapınırken bulduk kendimizi O sonsuz geceye Gece mi, değil mi, bir gece hayaleti mi belki Dolaştı durdu bizimle Bütün gün dolaştı durdu ve Sindi Büyülenmekten arta kalan bir bitkinliğe.
Bir insan sadece hafızadan ibaret değildir. Duyguları, iradesi, duyarlılıkları, manevi varlığı... ve işte burada... ona dokunabilir ve köklü değişimi görebilirsin.
``` Sen hastasın canım. Kendini o kadar iyi hissediyorsun ki hasta olmalısın ``` dedim kendi kendime ..
Genellikle sağ yarımkürenin sol yarımküreden daha ilkel olduğu farz edilmiştir öte yandan gerçekliği algılama yetisinin kontrolü sağ taraftadır. Beynin temel yapısına bağlanmış bir bilgisayara benzeyen sol yarımküre, programlar ve şemalar için tasarlanmıştır
Reklam
~ Ama biliyorum ki iyi bir şey aşırıya kaçtığında artık iyi olmaktan çıkıyor ~
O anda kalabalıktan biri sazını yeniden alıp "Sultan Suyu" türküsünü çalmaya başladı. Hastane bahçesinde birikenler, şapka ve kalpaklarını çıkarıp bir ağızdan türküye eşlik ederken boğazıma bir şey oturdu.
Sayfa 28 - Everest Yayınları, Birinci BasımKitabı okudu
İkinci Meşrutiyet'in Batıcılarından Kılıçzade Hakkı (1872-1960), 1913'te "Pek uyanık bir uyku" başlıklı yazısında, tekkelerin kapatıldığı, örtünmenin yasaklandığı, şapka takılan, ulema dışındakilere dini kıyafetin men edildiği, hukuk sisteminin laikleştirildiği bir düzen tahayyül etmişti. Diğer inkılaplar gibi laikliğin de bir düşünsel evveliyatı vardı. İttihatçıların, zaten yüz yıldır tedricen ilerleyen laikleşme sürecini ivmelendirecek reform temrinleri yaptıkları biliniyor. Ne var ki laiklik Kemalizmin her şeyi kendiyle başlatan miladi söyleminin en belirgin başlığıdır, aynı zamanda M. Kemal'in "milli sır" söyleminin can damarıdır; vaktinden önce söylense asla idrak edilemeyecek olanın kökündeki meseledir. Kemalist devrim söyleminde, devrimin özü addedilir. İnkılapların yapaylığına, tepeden inmeliğine, gayri milliliğine kahreden muhafazakar eleştirinin de can damarı laikliktir nitekim.
Sayfa 147 - İletişim Yayıncılık
^^ Ama aralarındaki en üzücü fark , Dr.P.`nin savaşmayı bırakın neyi kaybettiğini bilmemesi , aslında bir şeyi kaybettiğinden bile bihaber olmasıydı. Hangisi daha acı durumdaydı ya da daha lanetliydi ? Başına gelenleri bilen mi, bilmeyen mi ? ^^
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.