Sarılıp yatmak mümkün değil bende senden kalan hayâle.
Halbuki sen orda, şehrimde gerçekten varsın etinle kemiğinle
Ve balından mahrum edildiğim kırmızı ağzın, kocaman gözlerin gerçekten var
Ve âsi bir su gibi teslim oluşun ve beyazlığın ki dokunamıyorum bile...
Buluşmalarda ben gerçek miyim diye gelip bakıyorlar. Çocukların dijitaldeki hayatı gerçek hayatla o denli iç içe girmiş ki ayırt edemiyorlar. "Sertaç Abi gerçekten var mısın?" diyen o kadar çok çocukla karşılaştım ki bu buluşmalarda. Karşılarındayım, buradayım, elini uzatınca böyle içimden hologram gibi geçecek hâli yok ama yine de dokunmak istiyor. Hatta bir şehirde inanılmaz bir kalabalık vardı, zannediyorum iki bine yakın çocuk toplanmıştı. Konuşmaya başladık ama devamını getiremiyorum, çocuklar sarılmak istiyor, dokunmak istiyor. Bıraktım konuşmayı, daldım içlerine, elimi uzata uzata dolaştım halkanın içinde. "Tamam mı artık devam edebilir miyiz konuşmaya?" dedim. "Tamam." dediler de öyle devam ettik.
Erkekler bazen ne kadar basit oluyorlar... Zannediyorlar ki, bir erkeğe karşı hidder, hatta nefret duymaya başlayan bir kadın, hemen başka erkekler bulup boyunlarına sarılmak ister...
-Seni bulacağım.
-bu bir şey değiştirmeyecek.
-Bilemezsin.
-her neyse.
-Bana benzedin sen de.
-sarılmak isteyip de kaçtığın her şeye “her neyse” diyorsun sen de. evet, sana benzedim.
-Belki kaçmak istemiyorumdur artık.
-senin gibi biri için fazla romantik bir cümle.
-Belki ben de gitgide sana benzemeye başlamışımdır.