"Bir düşüş yaşıyordum. Düşüş kelimesinin içinde dönüp duran bütün karanlık anlamlarla tanıştım bu süre içinde. Ya da başkalarının düşüş hikayelerini pek iyi bilmediğimden böyle geliyor. Neticede insan düşüyorsa, yeryüzünün en sarsıcı düşüşünü kendisi yaşıyordur."
Bu aralar çok karşıma çıkıyorsunuz Rousseau :D
Emil de bir ütopya, bütün büyük kitaplar gibi. Rousseau kurtulmak isteyen insanları gemisine davet eder; geminin adı terbiye, yöneldiği liman: Tabiat. Avrupa iki asırdan beri Rousseau'nun mirasıyla yaşıyor. Çağdaş pedagoji, hataları ve sevaplarıyla Emil'i hecelemektedir. Rousseau da Sokrat gibi hayasız ve Sokrat gibi sarsıcı. Maruf tabirle, at sineği.
Reklam
"Antropoloji, ilk ders olarak, bizimkilerle karşılaştırdığımızda bize ne kadar sarsıcı ve akıldışı görünürse görünsün, her adetin, her inanışın, iç dengesi yüzyıllar içinde oluşmuş bir sistemin parçası olduğunu ve bu bütünün içinden, geride kalanlara hasar verme riski olmaksızın bir tek öğeyi dahi ortadan kaldıramayacağımızı öğretir."
Örtük Narsisizm (IV)
Bir büyüklenmeci narsist; terk, ayıp, hastalık, sakatlık, iflas, işten çıkarılma, toplumun gözü önünde küçük düşme, rezil olma gibi sarsıcı deneyimler yaşar ve ikmal yapamaz hale gelirse narsisistik çöküş yaşar. Hayata karşı küskün ya da kindar pozisyon alarak örtük narsist haline gelir ve yıllarca öyle kalabilir. Büyüklenmeci sahte benlik işlevsizleşmiş, devre dışı kalmıştır. Zaman zaman görünüşte neşeli, tutkulu, cömert, kendine güvenli olabilen kişi gider; onun yerine sürekli sinirli, alıngan, üzgün, agresif biri gelir. "Gel bana, gör beni, beni alkışla, bana istediğimi ver, sonsuza kadar yaşayayım!" diyen yaşantı obezi büyüklenmeci narsist gider, onun yerine: "Ben istediğimi alamıyorsam, kimse alamasın!/ Ben istediğim gibi yaşayamıyorsam herkes ölsün!" diyen ölüm orucuna girmiş örtük narsist gelir.
öndeyiş
Hangi erkek, gençliğinin uyuşukluğunu tatlılığı ve saflığıyla korkunç, sarsıcı ve yıkıcı bir uyanışa dönüştüren ilk kadını hatırlamaz ki? Hangi erkek o tuhaf zamanın hatırasının özlemiyle yanıp tutuşmaz ki? Hangi erkek kendi dönüşümüne tanık olmak; gizem doğuran kedere rağmen, gözyaşlarına, arzulara ve uykusuzluklara rağmen o tatlı duygularla karşılaşmak için kalbinin derinliklerinin açılıp yayıldığını görmek istemez ki?
Sayfa 1
Kendine ait bir oda yaratmak yetmez, o odanın içinde sarsıcı bir şey yaratmak gerekir.
Reklam
Sarsıcı olan, insanların çirkinliği değil, fikirsizliği.
"...fakat hiçbir şey, yeryüzündeki hiçbir şey bir insanın çaresizliğini, kendisinden böyle tamamen vazgeçtiğini, canlı bir ölü haline geldiğini bu hareketsizlik kadar sarsıcı bir şekilde ifade edemez."
Biz bir bardak gibi çatlamayız tabii ki. Ama içimiz­ deki "negatif titreşim enerjisi" olarak adlandırdığı­mız şey; bizde hoşlanmadığımız, huzursuzluk verici hislerin uyanmasına, hatta belki sarsıcı olayların ya­şamımıza çekilmesine sebep olabilir.
Kuşku duymadan ve farkında olmadan ailemizin travmalarını sarsıcı sonuçlarla yeniden yaşıyoruz. Bu yaşantılar olağan dışı değildir. Bir çoğumuz zor travmalardan acı çekmiş olan aile bireyleri ile farkında olmayarak duygudaşlık yaşarız. Acı bizi şaşkına çevirdiği zaman kendimize şu soruyu sormalıyız: Ben kimin duygularını yaşıyorum?
Reklam
Biz bir bardak gibi çatlamayız tabii ki. Ama içimiz­deki "negatif titreşim enerjisi" olarak adlandırdığı­mız şey; bizde hoşlanmadığımız, huzursuzluk verici hislerin uyanmasına, hatta belki sarsıcı olayların ya­şamımıza çekilmesine sebep olabilir. İşte bu yüzden, nasıl bir titreşim içinde olduğumu­zun, bilerek veya bilmeyerek hangi rezonans alanını oluşturduğumuzun farkına varmak, bizim için çok mühimdir.
Aşırı şiddet ve acı içerir. İncelemek istemediği tek kitapsın . Roman ilerledikçe fazlasıyla sarsıcı ve etkileyici oluyor. Yazarın akıcı anlatımı ve kurgusu şahane . Gözleri dolmadan bitirebilen var mı bilmiyorum ama tıpkı yazarın dediği gibi ; çocuk çok , çocukluk yok ..
Ordu, hep yönetilen ve korkulan bir şey. Belki de buyuranın, buyrulandan duyduğu kor­kuda hep bilinmeze karşı duyulan güvensizliğin sarsıcı kuşkusu yatıyor. Ne düşündüğünü ve ne hissettiğini hiç bilemediğin bir güç, tarihin bir zaaf anında silahını, kendini yönetene de çevire­biliyor. Ordunun dizginlerini tutan el şimdi içerde ölü yatıyor.
Sayfa 93
Bu sevişmeleri seviyoruz, hayal ediyoruz, özlüyoruz, istiyoruz; üstelik bunları isteyip hayal ettiğimizi de biliyoruz; bilmediğimiz, sarılışları da gizlice arzuladığımız. Belki de bu sarılışları arzuladığımızı kendimize çok itiraf etmememiz, sevişmeler kadar hayalini kurmamamız, onun sevişmeler kadar kolay bulunamayacağını hissetmemizden, eksikliğinin yaratacağı hayal kırıklığının sarsıcı olabileceğinden endişelenmemizden.
"Hayat yolu, sarsıcı yaşantılardan oluşma bir zincirdi."
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.