Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Yaşamları boyunca onlara (yalnız, bağımsız) yapamayacakları öğretilmiştir. Bu bir şartlandırma sürecidir." diyor eski Sağlık, Eğitim ve Sosyal Yardım Bakanlığından Kenneth MacFarlane
"Tabii ki yeni totaliter sistemin eskisine benzemesini gerektirecek hiçbir neden yok. Polis copu ve idam mangaları, yapay açlık, toplu hapsetmeler ve toplu sınırdışı etmeler yoluyla devlet, yalnızca insanlıkdışı değil (bugünlerde buna kimse pek aldırmıyor); açık şekilde yetersizdir ve ileri teknoloji çağında yetersizlik, Kutsal Ruh'a karşı işlenmiş bir günahtır. Gerçekten etkili totaliter devlet, siyasi patronların ve onların yönetici ordularının tüm güçleri kendisinde toplayan hükümetinin, kölelerden oluşan nüfusu köleler köleliklerini sevdikleri için zor kullanmaksızın kontrol ettikleri devlettir. Günümüzün totaliter devletlerinde köleliği sevdirmek, propaganda bakanlıkları, gazete yayıncıları ve okul öğretmenlerine verilmiş bir görevdir. Ancak yöntemleri halen kaba ve bilimdışıdır. Cizvitlerin, "bana çocuğun aldığı eğitimi söyle sana yetişkin halinin dinî inançlarını söyleyeyim" diye böbürlenmeleri, hüsnü kuruntunun ürünüdür. Ve muhtemelen modern pedagog, öğrencilerinin reflekslerini şartlandırma konusunda, Voltaire'i yetiştiren değerli rahipler denli başarılı değildir"
Reklam
Bu devrimi gerçekleştirmek için diğerlerinin yanında aşağıda sayacağım keşif ve buluşlara ihtiyacımız var. Birincisi çocukken şartlandırma ve daha sonra skopolamin gibi ilaçlar yardımıyla sağlanacak ileri bir telkin tekniği .
Ve muhtemelen modern pedagog, öğrencilerin reflekslerini şartlandırma konusunda, Voltaire’i yetiştiren değerli rahipler denli başarılı değildir.
Sayfa 26 - İthaki YayınlarıKitabı okuyor
"İmkansız demek isterdi ama " i " ile başlayan o kelime burada yasaktı. Gerçeğe aykırı kabul edilen pek çok yargının doğruluğunun teyit edildiği bir sahada, bu kelimenin tehlikeli bir şartlandırma olacağına inanıyordu."
Sayfa 85 - ALTIN KİTAPLARKitabı okudu
Bir medeniyetin eşiğine gelindiğinde, başkalaşmaya uğrayan şeyler dünyası değil, aksine tam anlamıyla kişiler dünyasıdır. Ve o aşamada, teknik bile şeye değil, insana yöneliktir. Bu toplumun sinesindeki yeni ilişkileri yeni temel kurala göre belirleyen sosyal bir tekniktir. Bu yeni temel kural ise ya Kur'an gibi vahye dayalıdır yahut da Cengiz Han Yasası ve 1793 Fransiz Anayasası gibi insanlar tarafindan oluşturulmuştur. Fakat toplumda yeni ilişkilerin ağını kurabilmenin ilk şartı, daha önce gördüğümüz gibi, hayati enerjisinin sinırların belirlemektir. Bir toplumun fikir evreni içinde bir hiyerarşi vardır : İnsanı başkalaştıran fikirler ve şeyleri başkalaştıran fikirler. Birinciler, yani insanı başkalaştıran fikirler, bir medeniyetin eşiğinde hayati enerjiyi şartlandırma gücünü ellerinde tutarlar. Íkinciler, yani şeyleri başkalaştıran fikirler ise, devrenin ikinci safhasında maddeyi şartlandırma gücünü ellerinde bulundururlar. Birincilerin gücü, başkalaşma ve süre bakımından, yeni toplumda doğan kültürr evreninin kutsal veya dünyevi kökenine bağlıdır.
Reklam
Pedagoji açıkça göstermiştir ki, insan oldukça zor eğitilebilen bir varlıktır. Zira başka canlıların eğitimi tamamen şartlandırma yoluyla gerçekleştirildiği halde, insanın eğitimi büyük ölçüde iknâya dayanır. Çünkü insan akıllı varlıktır.
Mantıksal bir çıkarsama mekanizması derhal devreye girerek her şeyi bir an önce sonuca bağlamak ister. Böyle bir şartlandırma sonucu pek çok insanın yaşayabilecekleri, yaşanmadan, mantıksal bir çerçeveye hapsedilerek kurutulur.
Sayfa 41 - MetisKitabı okudu
İnsanın varlığı basittir. Ancak kişiliği değildir, kişilik karmaşıktır. Kişilik, bir soğan gibidir. Birçok şartlandırma ve bozulma tabakası altında, insanın basit varlığı gizli kalmıştır. O kadar çok filtrenin altındadır ki onu göremezsin. İnsan tıpkı bir soğan gibidir. Önemli olan, bu soğanı nasıl soyup, içindeki öze nasıl ulaşacağındır. Arada birçok çevirmen vardır. Bir şey görürsün, önce gözlerin sonra duyuların onu yalanlar. Sonra ideolojin, dinin, toplumun, kilisen yalanlar. Ondan sonra duyguların yalanlar. Bu böyle devam eder. Sana ulaştığı zaman, neredeyse aslından hiçbir şey kalmamıştır. Aslı o kadar azalmıştır ki, hiçbir fark yaratmaz.
Şartlandırma, yerleştirilen otomatik tepkileri harekete geçirecek semboller ve sözcüklerin yarattığı çağrışım reflekslerinden yararlanır. Haber ajansları tarafından beyin yıkama diye adlandırılan şartlandırma, çağırışım refleksleri aracılığıyla insan organizmasında tepkiler yaratılmasıdır.
Sayfa 36
337 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.