Bir medeniyetin eşiğine gelindiğinde, başkalaşmaya uğrayan şeyler dünyası değil, aksine tam anlamıyla kişiler dünyasıdır. Ve o aşamada, teknik bile şeye değil, insana yöneliktir. Bu toplumun sinesindeki yeni ilişkileri yeni temel kurala göre belirleyen sosyal bir tekniktir. Bu yeni temel kural ise ya Kur'an gibi vahye dayalıdır yahut da Cengiz Han Yasası ve 1793 Fransiz Anayasası gibi insanlar tarafindan oluşturulmuştur. Fakat toplumda yeni ilişkilerin ağını kurabilmenin ilk şartı, daha önce gördüğümüz gibi, hayati enerjisinin sinırların belirlemektir. Bir toplumun fikir evreni içinde bir hiyerarşi vardır : İnsanı başkalaştıran fikirler ve şeyleri başkalaştıran fikirler. Birinciler, yani insanı başkalaştıran fikirler, bir medeniyetin eşiğinde hayati enerjiyi şartlandırma gücünü ellerinde tutarlar. Íkinciler, yani şeyleri başkalaştıran fikirler ise, devrenin ikinci safhasında maddeyi şartlandırma gücünü ellerinde bulundururlar. Birincilerin gücü, başkalaşma ve süre bakımından, yeni toplumda doğan kültürr evreninin kutsal veya dünyevi kökenine bağlıdır.
Pedagoji açıkça göstermiştir ki, insan oldukça zor eğitilebilen bir varlıktır. Zira başka canlıların eğitimi tamamen şartlandırma yoluyla gerçekleştirildiği halde, insanın eğitimi büyük ölçüde iknâya dayanır. Çünkü insan akıllı varlıktır.
Reklam
Mantıksal bir çıkarsama mekanizması derhal devreye girerek her şeyi bir an önce sonuca bağlamak ister. Böyle bir şartlandırma sonucu pek çok insanın yaşayabilecekleri, yaşanmadan, mantıksal bir çerçeveye hapsedilerek kurutulur.
Sayfa 41 - MetisKitabı okudu
İnsanın varlığı basittir. Ancak kişiliği değildir, kişilik karmaşıktır. Kişilik, bir soğan gibidir. Birçok şartlandırma ve bozulma tabakası altında, insanın basit varlığı gizli kalmıştır. O kadar çok filtrenin altındadır ki onu göremezsin. İnsan tıpkı bir soğan gibidir. Önemli olan, bu soğanı nasıl soyup, içindeki öze nasıl ulaşacağındır. Arada birçok çevirmen vardır. Bir şey görürsün, önce gözlerin sonra duyuların onu yalanlar. Sonra ideolojin, dinin, toplumun, kilisen yalanlar. Ondan sonra duyguların yalanlar. Bu böyle devam eder. Sana ulaştığı zaman, neredeyse aslından hiçbir şey kalmamıştır. Aslı o kadar azalmıştır ki, hiçbir fark yaratmaz.
Şartlandırma, yerleştirilen otomatik tepkileri harekete geçirecek semboller ve sözcüklerin yarattığı çağrışım reflekslerinden yararlanır. Haber ajansları tarafından beyin yıkama diye adlandırılan şartlandırma, çağırışım refleksleri aracılığıyla insan organizmasında tepkiler yaratılmasıdır.
Sayfa 36
Ölüme şartlandırma, on sekiz aylıkken başlar. Her yumurcak, haftanın iki sabahını bir Ölecek Hastalar Hastanesi'nde geçirir. En iyi oyuncaklar oradadır ve ölüm günlerinde kendilerine çikolatalı puding verilir. Ölümü olağan bir olgu gibi kabullenmeyi öğrenirler.
Sayfa 169 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
299 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.