Onun yeri, herkesin bekleyişinin kazdığı bir hiçlik çukuru içinden ansızın doğup ortaya çıkılabilecek görünmez bir döl yatağı gibiydi. Ne var ki, toprağın bağrından alkışlar arasında da çıksa ve hatta kadınlar öpmek için onun ellerine de atılsalar, kendime gelecektim ben; çünkü bedensel varoluş ve ortada bulunuş, her zaman bir fazlalıktır.