Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Düş
“Daha önce de benlik ve ego sorunsallarıyla ilgili bir düş görmüştüm. Düşte tepelik bir yerde, dar bir yolda yürüyüşe çıkmıştım. Işıl ışıl bir güneş vardı ve olduğum yerden tüm çevreyi görebiliyordum. Yolumun üzerine küçük bir kilise çıktı. Kapı aralıktı. İçeriye girdim. Kilisenin içinde, Meryem Ana'nın resminin ve haçın yerine, çok güzel düzenlenmiş bir Çiçek demetinin olması beni çok şaşırttı. Mihrabın önünde, yerde, yüzü bana dönük meditasyon yapan bir yoginin lotus pozisyonunda oturduğunu fark ettim. Ona daha yakından baktığımda, yüzünün benim yüzüm olduğunu anladım. Dehşet içinde uyanırken, "Demek ki beni düşünen o! Bir düşü var. Düş de benim," diye düşündüm. Uyandığında ben yok olacaktım.”
Sayfa 374Kitabı okudu
Ardından ağzı bacaklarımın arasındaydı. Yalıyor, klitorisimin çevresinde daireler çiziyor ve zonklayan sinir yumağının üzerinde dalgalanıyordu. Birer yumruk halini alan ellerim çarşafı kavramış, sırtım kavislenmişti. Orgazma pek hazır değilken böyle hızla doruğa ulaşmak beni şaşırttı.
Reklam
- Ama senin eki ailelerle ilgilendiğini duymak beni pek şaşırttı doğrusu! - Hamlet'in dediği gibi «Kimi akıllılar, kendi ardıllıklarına kendileri bile şaşıyorlar. Ancak, lirik, dramatik, hatta tarihi, bakımdan, onlara sevgiyle bağlıyım diyebilirim.
Sayfa 211 - Amaç Temel Yayınları, 1987. Çeviri:Suna GülerKitabı okudu
…ne zaman dünyanın derin anlamını sezer gibi olduysam, onun basitliği şaşırttı beni.
Sayfa 16 - Can Yayınları
Nazik, ciddi ve cana yakın bir kadındı. Sadeliği beni şaşırttı.
O gün üzülüp üzülmediğimi sordu. Bu soru beni çok şaşırttı. Yine de duygularımı çözümleme alışkanlığımı bir miktar kaybettiğimi, dolayısıyla bu konuda onu aydınlatmanın bana zor geldiğini söyledim. Anneyi elbette çok severdim ama bu bir şey ifade etmiyordu.
Reklam
Ebu Zer (ra) der ki ;
Üç şey var ki beni şaşırttı,hatta güldürdü.Üç şey de var ki beni hüzünlendirdi,hatta ağlattı. Beni güldüren üç şey: 1- İnsan dünyayı arzular, ölüm de onu.Hep uzun hayaller peşindedir. Ölümü hiç tefekkür etmez. 2- Ölümden ve kıyametten gafildir. Fakat o,kimseden hiçbir an gafil kalmaz. 3- İnsan hayatını kahkaha ve gülüp eğlenmeyle geçirir.Fakat Allah'ın kendisinden razı olup olmadığını bilmez. Ağlatan üç şey ise: 1- Dostlardan ayrılık. Yani Hz. Muhammed'in (sav) ve ashabının vefatları. 2- Ölümün gelip çatması. 3- Kıyamet günü Allah'ın huzurunda durmak.Bilemiyorum, acaba Rabbim benim nereye götürülmemi emredecek! Cennete mi yoksa cehenneme mi?"
Hymie’nin sürekli olarak yanında taşıdığı tomarı düşününce ağzım sulanıyor. Parayı nereden bulurdu bilmiyorum çünkü şirkette en düşük maaşı o alıyordu. Fakat tomar her zaman cebindeydi ve ne zaman para istesem verirdi. Bir keresinde nasıl olduysa bir ikramiye aldık ve Hymie’den aldığım parayı son kuruşuna kadar ödedim – bu onu o kadar şaşırttı ki o gece beni Deimonica’ya götürüp bir servet harcadı: O kadarla da kalmadı, ertesi gün bana şapka, gömlek ve eldiven satın almakta ısrar etti. İstersem evine gelip karısını düzebileceğimi bile ima etti, fakat bir süredir yumurtalıklarıyla sorun yaşadığını söyleyerek beni uyardı.
Ve ben bu gece yaşamın belirli bir saydamlığı karşısında artık hiçbir şeyin önemi kalmadığı için ölmek istenebilmesini anyorum. Bir insan acı çeker, mutsuzluk üstüne mutsuzluğa uğrar. Katlanır bunlara, yazgısını benimser, iyice yerleşir içine. Saygı görür.Sonra, bir akşam, hiç: bir zamanlar çok sevdiği bir dostuna rastlar. Dostu biraz dalgın konuşur onunla. Evine dönünce, adam kendini öldürür. Sonra gizli dertlerden, bilinmeyen dramdan söz edilir. Hayır. İlle de bir neden gerekirse, dostu kendisiyle dalgın konuştuğu için öldürmüştür adam kendini. Böyle işte, dünyanin derin anlamını duyar gibi olduğum her seferde, onun basitliği saşırttı hep beni.
Böyle işte, dünyanın derin anlamını duyar gibi olduğum her seferde, onun basitliği şaşırttı hep beni.
Reklam
Goethe için de 2 no’lu kişilik bir gerçekti. Bu da benim en büyük avuntum oluyordu. Faust’un, Kutsal Kitap’taki çok sevdiğim “Aziz Yuhanna” kitabından çok daha anlamlı olduğuna karar vermem beni oldukça şaşırttı. Faust’ta, doğrudan duygularıma seslenen bir şey vardı. Oysa Yuhanna’nın İsa’sı bana garip geliyordu; daha da garip gelen, Sinoptik İnciller’di. (Kutsal Kitap’ta yer alan ve doğru kabul edilen dört incilden Matta, Markos ve Luka’ya ait olan üçü) Buna karşın, Faust, 2 no’nun canlanmasıydı. Onun Goethe’nin kendi zamanına verdiği yanıt olduğuna kuşkum kalmamıştı. Bu sezgi, beni rahatlatmakla kalmıyor, özgüvenimi ve insan topluluğuna ait olduğum duygusunu da pekiştiriyordu. Artık zalim doğanın bir kaprisi sonucunda oluşmuş ve öbür insanlardan ayrılmış garip bir yaratık değildim. Büyük Goethe, benim manevi babam ve koruyucumdu.
Fazlı Yalçın yazdı... BİNBOĞA'NIN AŞK ROMANI Şair, öykücü Mehmet Binboğa'nın, ikinci romanı da yayımlandı. Açıkçası, Binboğa'dan şiir ya da öykü kitabı beklentisi içindeydim. Çok önceden beri bunun hazırlığını yapıyor, sancısını çekiyordu aslında. Bu salgın (C 19) döneminde toplam sekiz yüz sayfalık iki romanı kotaran
Nietzsche geçirdiği krizin ardından uzun yıllar boyunca gözlemciler tarafından sağlığı yerinde olarak saptandı. 1899 yazında gelen bir ziyaretçi –krizden 10 yıl sonra– onun hâlâ iyileşebileceğine inanmıştı. Ziyaretçi "Bu sonuç Nietzsche'yi gören herkesin kafasına yatar. Görünüşünde hiçbir delilik fark etmedim; tam tersine, selamlayışıma verdiği canlı ve anlayışlı tepki beni şaşırttı. Aynı şekilde, kız kardeşine mektubunda 'Gerçekten iyi kitaplar yazdım mı?' diye sorması düşündürücüydü" diye yazmıştı.
Sayfa 64 - Scala YayıncılıkKitabı okudu
Şarkı söylerken otizm semptomlarının anlık yok oluşu hk.
Sonunda sıra, Stephen'ın kendi istediği bir şarkıyı çalma­sına geldi. Çok sevdiği "lt's Not Unusual"ı çalmak istedi bu parçada kendini müziğin ritmine bırakabiliyordu. He­vesle şarkıya başladı, kalçalarını oynatıyor, dansediyor, mi­mikler, jestler yapıyor, hayali bir mikrofonu ağzına yaklaştırıp hayali bir izleyici kitlesine sesleniyordu. "It's Not Unu­sual" Tom Jones'un en ünlü parçalarından biridir; Stephen kendi versiyonunda Tom Jones'un o gösterişli fiziğine biraz da Stevie Wonder'ın havasını katmıştı. Müzikle bütünleş­miş, kendinden geçmişti - boynunun o eğri duruşundan, o resmi tavırlarından, tiklerinden, bakışlarını kaçırmasından eser yoktu. Bütün otistik personası yok olmuş, yerini rahat, zarif hareketler almıştı. Bu değişim beni o denli şaşırttı ki, defterime büyük harflerle "OTİZM YOK OLDU" diye yazdım. Ne var ki müzik kesilir kesilmez Stephen otistik haline geri döndü.
Sayfa 233 - YKY, 4. Baskı, Şubat 2021
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.