Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çile
youtu.be/yu-bkTnDNkI?si=...
Necip Fazıl Kısakürek
Necip Fazıl Kısakürek
❤️ Mekânın Cennet olsun üstad... ÇİLE Gaiblerden bir ses geldi: Bu adam, Gezdirsin boşluğu ense kökünde! Ve uçtu tepemden birdenbire dam;
Her ben dediğimde “Affola,” diyesim geliyor oysa..
Ben de bu dünyaya düşmüş biriyim. Kimi zaman şeytan dokunmuş düşünü hayra yoramayan Havva, kimi zaman af dileyerek kırk yıl gözyaşı döken  dem gibiyim. “Ben neyim?” diye gelmedimse de dünyaya, belli, “Ben neyim?” diye diye gideceğim. Parmaklarımın ucunda yükselerek bir pencere aralığından, batan güneşi gördüğüm günden beri, gökyüzünün rengini,
Reklam
Çocuklarına beklenmedik jets ve süpriz dolu bir mektup;
Biz anne ve babanız olarak sizlere karşı duyduğu-muz,tariflerin kapsayamayacağı, riyasız duygularımızı, gelecekte oluşturulabilecek aile arşivine bir belge bırakmak niyetiyle yazıya döküyoruz. Umarız ki, bu kararımız hayırlı bir başlangıç olur. Bizler, sizlere ana baba olmaktan çok mutluyuz. Oysa ne sizler bizi, ne de bizler sizi kendi irademizle
Platon (Eflatun) Devlet Adlı kitabın da gecen Mağara Benzetmesi
Şimdi, dedim, insan denen yaratığı eğitimle aydınlanmış ve aydınlanmamış olarak düşün. Bunu şöyle bir benzetmeyle anlatayım: Yeraltında mağaramsı bir yer, içinde insanlar. Önde boydan boya ışığa açılan bir giriş... İnsanlar çocukluklarından beri ayaklarından, boyunlarından zincire vurulmuş, bu mağarada yaşıyorlar. Ne kımıldanabiliyor ne de
Kitap Adı: Devlet Yazar: Platon Yayıncı: İş Bankası Kültür Sayfa 231 -237
Zavallı adamın banknotları ayağıyla ezişini ayrıntılarıyla anlatıp bitirince Lise birden ellerini birbirine vurdu, son derece duygulu, - Niçin vermediniz ona parayı? diye haykırdı. Niçin bıraktınız onu? Ah, Tanrım, bari peşinden koşsaydınız, yakalasaydınız onu... Alyoşa, - Hayır, Lise, dedi, koşmamam daha iyi oldu. Yerinden kalktı, odanın içinde
Sayfa 303 - İletişim Yayınları
Gelgelelim, bazen evde, avluda ya da sokakta yürürken birden durduğu, düşüncelere daldığı, on dakika kadar öyle kaldığı olurdu. Yüz çizgilerinden insanın duygularını anlamakta usta biri, onun böyle anlarda düşünmeyip bir şeyi seyrettiğini söyleyebilirdi. Kramskiy'in "Seyirci" diye pek ilginç bir tablosu vardır: Kar altında bir ormanı gösterir. Ormandaki yolda yırtık paltosuyla, ayağında çarıklarıyla yapayalnız bir köylü derin düşüncelere dalmış gibi durmaktadır. Ama aslında düşünmüyor, bir şey "seyrediyordur." Kolundan dürtseniz birden silkinerek kendine gelecek, şaşkın şaşkın yüzünüze bakacak gibidir. Gerçi hemen toparlanır ya, o anda ne düşündüğünü sorsanız hiçbir şey anımsayamaz, ama biraz önceki izlenimlerini saklar. Bu izlenimler değerlidir onun için. Bilinçsiz olarak biriktirir onları içinde, ama bunu niçin, ne amaçla yaptığını da bilmez: Belki bu izlenimleri yıllarca içine attıktan sonra bir gün her şeyini terk edip ruhunu selamete eriştirmek için Kudüs'e gider. Belki doğduğu köyü yakar. Olur ki bunların ikisini birden yapar. Halk arasında "seyirciler" çoktur. Smerdyakov da bu "seyircilerden" biri olmalıydı işte. Hiç kuşku yok ki o da büyük bir hırsla biriktiriyordu içinde izlenimlerini. Hem de farkına varmadan yapıyordu bunu.
Sayfa 198 - İletişim Yayınları
Reklam
Yaşamak Bir Mucize
Birbirine dokunan elleriniz, bir kitabı aralayan parmaklarınız, şarkı söyleyen dudaklarınız, ince tebessümleriniz, çiçekli sevinçleriniz, heveskâr hayalleriniz, kırılgan kalplerinizle siz ve sahilleri döven köpük köpük dalgalarıyla, ardıç ağaçları, ötücü kuşları, şaşkın sincapları, sabah serinlikleri, öğlen güneşleri, akşam rakıları, kırmızı kirazları, revnaklı yıldızları, her defasın da muhakkak sabaha uzanan geceleriyle dünya, ne güzelsiniz.Kahraman, korkak, şefkatli, ahmak, geçici, az sonra eriyecek bir kar tanesi kadar ama ne güzelsiniz...
Sayfa 313Kitabı okudu
Dünyanın derdini düşününce ne denli sıkılıyor canımız. Kimselerin umurunda değil olan bitenler. Alasdair Gray, "Senin kalbin bu berbat dünya için biraz fazla iyi canım," der. Varsın öyle olsun sevgili okur. Dünya berbat diye rengini alacak değiliz bu cehennemin. Elbette üzülecek, elbette dertleneceğiz. Çiçekli bir gün dileriz. Var
Anneme özlem...
Bundan beş, altı yıl önceydi… Bu zamanlardı yine. Mayıs'ın ilk haftası geçmiş. Galatasaray’ım şampiyonluğa adım atmak üzereydi. Arkadaşlarla sözleştik, akşama Taksim'de şampiyonluk kutlamalarına katılacaktık... İşten eve geldim. Cumartesi akşamüzeri, koltuğa yaslandım... Televizyonda birbiri ardına sıralanmış kapitalizmin "anneler
Yeni değerler, yeni bir dünya buluncaya kadar şaşkın, belirsiz ve karanlık bir dönemin geçmesi gerekiyor.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.