Gelgelelim, bazen evde, avluda ya da sokakta yürürken birden durduğu, düşüncelere daldığı, on dakika kadar öyle kaldığı olurdu. Yüz çizgilerinden insanın duygularını anlamakta usta biri, onun böyle anlarda düşünmeyip bir şeyi seyrettiğini söyleyebilirdi. Kramskiy'in "Seyirci" diye pek ilginç bir tablosu vardır: Kar altında bir ormanı gösterir. Ormandaki yolda yırtık paltosuyla, ayağında çarıklarıyla yapayalnız bir köylü derin düşüncelere dalmış gibi durmaktadır. Ama aslında düşünmüyor, bir şey "seyrediyordur." Kolundan dürtseniz birden silkinerek kendine gelecek, şaşkın şaşkın yüzünüze bakacak gibidir. Gerçi hemen toparlanır ya, o anda ne düşündüğünü sorsanız hiçbir şey anımsayamaz, ama biraz önceki izlenimlerini saklar. Bu izlenimler değerlidir onun için. Bilinçsiz olarak biriktirir onları içinde, ama bunu niçin, ne amaçla yaptığını da bilmez: Belki bu izlenimleri yıllarca içine attıktan sonra bir gün her şeyini terk edip ruhunu selamete eriştirmek için Kudüs'e gider. Belki doğduğu köyü yakar. Olur ki bunların ikisini birden yapar. Halk arasında "seyirciler" çoktur. Smerdyakov da bu "seyircilerden" biri olmalıydı işte. Hiç kuşku yok ki o da büyük bir hırsla biriktiriyordu içinde izlenimlerini. Hem de farkına varmadan yapıyordu bunu.
Sayfa 198 - İletişim Yayınları