... +149
Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun "Yaban" adlı romanı, Kurtuluş Savaşı yıllarında Anadolu'daki köylülerin ve aydınların ilişkisini anlatan önemli bir eserdir. Romanın başkahramanı, I. Dünya Savaşı'nda yaralanmış ve bir kolunu kaybetmiş olan Ahmet Celal'dir. Ahmet Celal, savaş sonrasında İstanbul'u terk ederek, emir eri Mehmet Ali'nin köyüne yerleşir.
Köydeki yaşam, Ahmet Celal için büyük bir hayal kırıklığı olur. Köylüler, dış dünyadan izole bir şekilde yaşamakta ve Ahmet Celal'i yabancı olarak görmektedir. Ahmet Celal, köylülerin cahilliği ve ilgisizliği karşısında büyük bir yalnızlık ve yabancılaşma hisseder. Bu süreçte, köydeki zorluklar, cehalet, yoksulluk ve köylülerin Kurtuluş Savaşı'na olan ilgisizliği, Ahmet Celal'in gözünden detaylı bir şekilde anlatılır.
Roman, bir yandan Anadolu köylüsünün gerçeklerini ve savaşa karşı tutumunu eleştirirken, diğer yandan aydınların halktan kopukluğunu ve idealizm ile gerçeklik arasındaki çatışmayı gözler önüne serer. "Yaban," Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak, toplumun çeşitli kesimlerinin birbiriyle olan ilişkisini derinlemesine inceler.
KÜÇÜK PRENS
.
9/10
.
Sahra Çölü üzerinde uçağıyla kaza geçiren anlatıcımız, Astreoid B-612 gezegeninden gelen gizemli küçük bir varlık ile karşılaşır. Böylece Küçük Prens'in yaptığı gezilerde gördüğü yetişkinler üzerinden büyüklerin dünyasına eleştirel bir bakış açısıyla dahil oluruz.
.
Kitabın yavaş yavaş popüler olmaya başladığı zamanlarda üniversiteden bir hocamızın önerisiyle okumuştum. Sanılanın aksine bir çocuk kitabı değil, 'yetişkin masalı' olduğunu söylemişti. Okudukça ne demek istediğini daha iyi anladım. 1945 yılında yazılan bu kitapta Küçük Prens,savaş yorgunu,umutsuz ve otoriter bir ortamda çölde bir umut ışığı olarak karşımıza çıkar. Exupery'in yeğeninin de dediği gibi Hitler'in Kavgam kitabına verilmiş en güzel cevaptır.Kendi küçük ama bıraktığı iz ve vermek istediği mesajlar bakımından büyük bir kitap. Her okuduğumda derin bir mânâ içinde kaybolduğum evrensel ve ölümsüz bir kitap.
Selam dostlarım Tarih ve kurgunun bir arada olduğu kitapları okumayı sever misiniz? Seviyorsanız size harika bir önerim var #diyarınkıyametifilingazabı .
Her bir detay ve karakter ince ince işlenmiş, büyük bir araştırmanın ürünü olduğu okurken anlaşılan, yazarın anlatımdaki ustalığına hayran kalacağınız ve büyük bir merakla / heyecanla
352 syf.
8/10 puan verdi
George Orwell'in 1949'da yayımlanan ancak gelecek hakkındaki düşüncelerini 1984 yılı etrafında birleştirdiği bir gelecek tarihi kitabıdır.
Genel olarak olaylar Winston isimli bir karakter üzerinden ilerlese de asıl anlatılan Okyanusya ülkesinin siyasi yapılanmasıdır. Bunun yanında yazarın savaş hakkındaki fikirlerine son bölümlerde
Avusturyalı yazar Robert Seethaler’ın 2016 Man Booker Ödülü finalistleri arasında yer alan metni Bütün Bir Ömür. Başakarketerimiz Andreas Egger küçük yaşta annesini kaybeder ve uzak bir akrabasının yanına gönderilir. Hikayemiz buradan itibaren başlamaktadır. Bizler Egger’ın yetmiş dokuz yıllık yaşam öyküsünü okuyoruz; çocukluğu, yetişkinliği, aşkı, evliliği, işi, savaş yılları, yalnızlığı, dağlara olan tutkusu.
Normalde bu kadar detaylı aktarılan bir karakterle muhakkak ki bir bağ yakalarım. Ancak ben Egger ile bir bağ kuramadım. Bunun temel sebebi yazarın kullandığı dil. Çok sade, çok yalın, olayları ajite etmeden aktarıyor okuyucuya. Fakat bir o kadar da mesafeli. Yazarla ve karakterle aramda bir uçurum vardı sanki.
Metnin ritmi çok yüksek. Elinizle almanızla bitirmeniz bir oluyor. Çünkü yazar okuyucuya soluklanma fırsatı vermeden sürekli olaylar arasında geziniyor. Karakterin yaşadığı herhangi bir duyguda derinleşmeden, üzerine kafa yormadan ilerliyor metin. Ben bu özelliğiyle Yu Hua Yaşamak kitabına benzettim, ki kendisi hiç sevmediğim metinler arasındadır.
Kitaba dair en sevdiğim şeylerden biri arka planda anlatılan 20. yüzyıl. Karakterde derinleşilse daha nitelikli bir metin olabilirmiş. Bu haliyle ortalama, iz bırakmayan ancak kötü de olmayan bir kitap. Radarınıza girdiyse şans verebilirsiniz.
Bir İğne Deliğinden Koca Bir Savaş Sonrası Hayat
“ Zaman insanın ötesinde veya insanın istediği şekilde akıp gider. Biraz girdap biraz boşluk. Kendi yönü yoktur. Eğer yaşamayı bilmezsen, bir adım atarsın boğulursun. “
“ Ama insanlar yaşamaları boyunca onu kim bilir nerelerde arar. Bazıları mutluluğu ün, parada sanır ama ün ve para herkese uygun değildir. Bazen mutluluk upuzun bir yaşamdan çok,
