İlk kez öldürdüğünde bir değil sanki bin kişiyi öldürmüş gibi olursun. Yeni doğmuş ve annesi tarafından emzirilen o bebeği öldürmüşsündür. Babasının başını okşadığı o çocuğu da, bir genç kıza aşkını ilan eden o delikanlıyı da zavallı bir kadının kocasını da, savaş giderken ailesi tarafından uğurlanan o masumu da... bütün bu kişileri öldürmüş olursun. İkinci kez birini öldürdüğünde alt tarafı bir tek kişiyi öldürmüşsündür. Üçüncü kez ise kimseyi öldürmüş sayılmazsın.
MAHOMET (MUHAMMED (sav)) Vazifesinin yakın olduğu içine doğmuştu Metindi; kimseyi kınamıyor, incitmiyordu Yolda gördüğü kimselerle selâmlaşıyordu
La Légende des Siècles (Yüzyılların Efsanesi)
Reklam
Oysa artık katıksız aşk ya da katıksız şehvet diye bir şey kalmamıştı. Her şeye korku ve nefret karıştığı için, artık hiçbir duygu katıksız değildi. Sevişmeleri bir savaş, doyumun doruğuna varışları bir zafer olmuştu sanki. Parti'ye indirilmiş bir darbeden farksızdı. Siyasal bir eylemdi.
Bohemya'da mezarlıklar bahçe gibidir. Mezarlar çimle ve renk renk çiçeklerle kaplıdır. Alçak gönüllü mezartaşları yeşilliğin içerisinde kaybolurlar. Güneş battığında mezarlık mini mini mumlarla ışıl ışıldır. Ölüler bir çocuk balosunda dans ediyorlardır sanki.Evet, çocuk balosunda, çünkü ölüler çocuklar kadar masumdur. Yaşam ne kadar acımasız olursa olsun, mezarlıkta hep huzur vardır. Savaş sırasında, Hitler'in zamanında, Stalin'in zamanında, tüm işgaller sürüp giderken bile.
Sayfa 111Kitabı okudu
Dört gündür Ege'nin bu köşesinde,ufacık kaya parçacıkları için onlarca savaş gemisinin cirit attığı yer,sanki gizli bir el tarafından zaman tersine döndürülmüş gibi,ıssız ve eski sakinliğine kavuşmuştu.
Sayfa 219Kitabı okudu
Dürbünün içindeki denizle gökyüzü koyu kurşunî, adalar, Kayışdağı'na kadar Kadıköy, beride İstanbul, kirli bir camdan bakılıyor gibi, silikti. Küçük Ayasofya'dan Etyemez'e kadar bütün mahalleleri yangınlar silip süpürmüş, yanmayan ahşap ev yığınlarını da uzun savaş yılları, onarımsızlıktan kağşatıp çökertmişti. Büyük camilerin kubbeleriyle minareleri bile sanki artık kagir katılıklarını taşımıyor, pamuk balyası yığınları gibi insana yumuşaklık duygusu veriyorlardı.
Reklam
Oda karardı. Ruhunda boşluk, hüzün vardı. Çevresindeki hayal ülkesi yıkılıyor, bir iz bırakmadan yıkılıyordu. Her şey, düş gibi, gürültüsüz, sessizce gelip geçmişti. Şimdi hayallerinin neler olduğunu bile bile anımsamıyordu. Ama içini sızlatan yeni bir duygu, kışkırtıcı bir istek belirsiz bir yığın yeni hayal çağırıyor... Küçük odada derin bir
Sayfa 25 - Varlık Yayınları - Nihal Yalaza Taluy Çevirisi(Sayfa 25-26)
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.