"Yarının hiçlik olması tehdidiyle mutlu olamam ve olmayacağım. Derin bir hakaret bu... Bu yüzden, beni acı çekmem ve yok olmam için, fikrimi sormadan ve küstahça var eden bu doğayı; su götürmez davacı, savcı ve davalı rolümle, kendimle birlikte mahkûm ediyorum... Doğayı yok edemediğim için de, sadece kendimi yok ediyorum, hiçbir suçlunun bulunmadığı bir tiranlığa katlanmaktan bezmiş olarak..."
Tarih yeniden yazılınca
Ve tarih yeniden yazıldığında hiç kimse, savcı bile olsalar " sizin anneniz babanız Türktür, niçin bu işlerle uğraşıyorsunuz, buna ne gerek var" diyemeyecek.
Reklam
— (...) Benim vaziyetime karşı benden naklettikleri söz, kelimesi kelimesine benimdir ama, bugünkü sanığın değil, dünkü Reis Beyin sözüdür. Eğer beni, benim eski anlayış usulümle mahkûm ettireceklerse, ben zaten onun mahkûmuyum, ayrıca hükme değmez; yok eğer, beni bugünkü hâlim içinde gördüklerini iddia ediyorlarsa, ona da taşıdıkları göz yetmez! Mâsum çocuk bana, mahkemede, “Bu dünya dört köşe değildir Reis Bey.” demişti. Ne tecellidir ki, şimdi de Savcı, beni, benim o günkü gözümle, dört köşe bir yavanlık içinde görüyor!
Sayfa 130Kitabı okudu
...ardından yeteri kadar acı çektiğimi en iyi yine o biliyordu.
Sayfa 26
En nihayetinde insanların amaçları sonsuza kadar içlerinde saklı kalabilir.
Sayfa 7
Ben kendi rolümü oynardım.
Sayfa 6
Reklam
Siyasal nedenlerle yargılanmak.
Küçüklüğümde aklım mahkeme kararlarına takılırdı. Savcı hukukçu, yargıç hukukçu, avukat hukukçu... Nasıl olur da aynı konuyu ayrı ayrı görürlerdi? Kendim hukukçu olunca bunun yanıtını aşağı yukarı saptayabildim. Fakat böylesini yine de aklım ermiyor. Savcının ölüm cezası istediği bir sanığı yargıç beraat ettiriyor.. Suç siyasal nitelikte ise nedir bunun kökeninde yatan hukuk mantığı? Bu soruyu sordunuz mu hep yanlış yanıt alırsınız. Çünkü bu bir hukuk sorunu değildir. Soru yanlış sorulmuştur. Bu gibi soruların temelinde siyasal gerçekler yatıyor. Bunun kökeninde de sınıfsal nedenler. Öyleyse olağanüstü dönemlerin yargısal kararlarını salt hukukun biçimsel kurallarıyla ölçüp tartamazsınız. Çünkü terazinin Bir kefesine siyasal nedenler yerleşmiştir; ağırlıklar, ölçüler değişmiştir.
Sayfa 26 - UmagKitabı okudu
Darağacı
Ölüm fermanımı okusun savcı Toplansın iki-üç dost bes-on yabancı Gün doğmadan kurulsun darağacı Beni hayallerimin bittiği yere asın
Sayfa 290 - Everest YayınlarıKitabı okudu
128 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 30 hours
Şiro Hamao,Japon polisiyenin temellerini atan ve birçok yazarada ilham olmuş biri.Önce savcı olan yazar istifa ederek daha sonra avukatlik yapmış ve dedektiflik öyküleri yazmaya başlamış.Edebi değeri olmayan öyküler yazdığı için çok eleştirilmiş. Kitap iki kısa romandan oluşmakta.İlki "Şeytanın Çırağı",ikincisi "Onları Öldurdü Mü?" Şeytanın Çırağı'nda cinayetten sorumlu olan birinin arkadaşı olan savcıya yazdığı mektupda olayları başlangıcından itibaren anlatmasını okuyoruz. İkincisinde ise bir avukatın suçsuz olduguna inandığı sanık ile ilgili yaptiğı araştirmalar anlatılıyor ve gerçeklere sanığın yazdığı mektupla ulaşıyor. Her iki hikayede de kadın düşmanlığı dikkatimi çekti.Her şeyin sebebi,sorumlusu kadınlarmış gibi yansıtılmış.Bana cok farklı gelen Japon kulturunun yansıdığı bu kitapta ikinci hikayeyi daha çok beğendim.Bildiğimiz tarzda polisiye değildi ama bir oturuşta okunabilinecek sade ,akıcı bir kitaptı.
Şeytanın Çırağı
Şeytanın ÇırağıShiro Hamao · İthaki Yayınları · 20216.6k okunma
1,000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.