360 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
Kitabımız bir avukat ve yetiştirmeye çalıştığı iki çocuğu etrafında geçiyor. Kitabı avukat Atticus'un küçük kızı Scout'ın gözünden okumak farklı düşüncelere dalmamı sağladı. Scout bir çocuk düşüncelerinin yanında çok da zeki bir kızdı. Olayları onun gözüyle okumak, onun düşüncelerini paylaşmak büyük bir zevk verdi. Hikaye bakımından da çok güzeldi, beni hiç sıktığını hissetmedim. Kitap başlangıçta nasıl hissettirdiyse sonuna kadar o hissiyatını korudu. Ayrıca kitabın karakterlerinin kişiliklerini okumak da ayrı bir zevkti. Bazı bölümlerde karakterlere çok sinirlensem de biraz düşününce bir bakımdan anlayabildim. Beni kitapta en çok etkileyen karakter Atticus karakteri oldu. Atticus'un karakterinde bu olmasaydı, keşke bunu yapmasaydı diye düşündüğüm hiçbir yeri olmadı. Keşke tüm avukatlar Atticus gibi olsa diye düşünmekten kendimi alamadım. Bu kitabı avukat savcı fark etmeksizin herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum.
Bülbülü Öldürmek
Bülbülü ÖldürmekHarper Lee · Epsilon Yayınevi · 202071.8k okunma
Anadolu'da işsizliğin doğurduğu yegane iş olan dedikodu, almış yürümüştü. Mektep mahalle mi hususi muhasebe memurunu, tapucu müddeiumumiyi (savcı), mal müdürü şube reisini çekiştirir, on dakika sonra da kahvede beraberce tavla oynayıp garson kızlara sarkıntılık etmekten sıkılmazdı.
Sayfa 118Kitabı okudu
Reklam
Bir uyusam gökyüzü yorgan olacak Soluğumu bir üflesem Dünyanın bütün metropollerinde yangın çıkacak İçimi çeksem sönecek Yanımda kibrit çakmayın Kanımdaki alkol ateş alacak... Sayın müdür bu bana küfür etmek istiyor Sayın savcı bunun adı kundaklamak olmalı Sayın eleştirmen bu şiir değil Sayın garson hesabı kim ödeyecek Cennetten cinnete giden yolda Bu adam nasıl yürüyecek...
BEYZA ALKOÇ - BUL BENİ
"Ağabeyim," dedi Aziz Ata, konuşmaya devam ediyordu, "Savcı ile birlikte olay yerine gitti. Birkaç ekip birden yolladılar. Alan inceleniyor. Birkaç da gazeteci gitmiş. Televizyondan öğrenmeni istemedim... Hemen aramak istedim."
"İş aynı. Şu açık öğretimi bitirebilsem şef müdür filan olacağım da İngilizce denen laneti geçemiyorum. Amına koyim sanki İngiliz sörlerine hizmet ediyoruz. Biz Türk'üz vatandaş Türk! Ne sikime okutuyorlarsa..." Kamil bir an sustu ve aklına bir şeyler geldiğini belli eden bir yüz ifadesiyle Alper'e bakmaya başladı. "Ya aslında var ya... Lan ben bunu niye düşünemedim hiç? Çözmüşsün sen şimdi bu işi yani Boğaziçi filan tamam... Aslında babam okulu da ayarlatır benim yerime... Ha?" Alper anlamamış gibi baktı ama bal gibi anlamıştı. "Valla sonra dile benden ne dilersen. Şu vatan hainlerinin birinin oteli vardı, el koydular bizim Mehmet abi aldı. Oraya gönderirim seni hatunla ha? İngilizceyi tövbe geçemem ben... Sen onu halledersen gerisi bende..." "Yakalanırız ya resim kimlik filan," diye geveledi ne diyeceğini bilemeyen Alper. Sonra hiç inanmadığı halde, "Kul hakkı hem," dedi. "Oğlum gözetmen bilecek zaten. Babam ayarlar. Millet hakim, savcı, doktor, mühendis oldu böyle. Açık öğretimin kul hakkından ne olacak?" Alper'in hemen evet dememesine bozulmuştu kuzeni. "Neyse halledeceğiz artık bir şekil," dedi. Alper, sanki borç istenmiş de imkânı varken reddetmiş gibi suçluluk duydu, utandı. Lakin sustu. Hem demek Kamil, Alper'in bir hayır demesine derhal alınacak kadar hakir görüyordu aslında kendisini.
Sayfa 176 - Sözler: Şimdi ellerindedir Poseidon'un yabasıKitabı okudu
Reklam
Ömrüm adliyelerde savcı, hakimi bekleyerek geçti…
Kimi memnun etmeye çalışsam, diğeri sitem ediyordu. Bende yoruldum, Savcı Bey. Kalbimi ötelemekten ve geçmişin tekrarlanması korkusundan, gerçekten çok yoruldum. İstediğin aşk, bir düşün gerçek olması kadar imkânsız...
Ephesus yayınları
oğlumu gördüm bugün oğlum onsekiz aylık oğlum gördü yurtlardan ve yuvalardan okullardan önce bu demirparmaklığı cam değil aramızda demirparmaklık değil polis değil savcı değil gardiyan değil insanın insana kulluğudur oğlumla aramızda duvar gibi yükselen
Sayfa 140
Hakikat
"... barbarlığa karşı en iyi savcı hakikattir." 🖋️
Roger Garaudy
Roger Garaudy
Reklam
Düşünsenize sayın savcı, camı Fenikeliler buldu diye cam bardakla su içmemezlik edebilir miyiz? Camı kullanmak için bizim Fenikelileri kendimize uyruk kılmamız mı gerekir? Öyleyse Sayın Savcı, bırakın Kürtler de kendi türküsünü kendi sesiyle söylesin
Sayfa 106 - KırmızıkediKitabı okuyor
Zenginlik yalnızlıktan değil çoğulluktan gelir. Kuşları düşünün Sayın Savcı, ne büyük bir çeşit zenginliği ile süslerler gökyüzünü ve ağaçları. Yalnızca şahinleri sevip kırlangıçları düşman bilmek, en azından bizim çatı pervazlarımızın renksiz ve rüzgârsız kalması değil midir?
Sayfa 106 - KırmızıkediKitabı okuyor
Kasabanın epeyce dışındaki bir taş ocağından mermer çıkartıyorlar. Kayaları parçalamak için dinamit kullanılıyor. Yanlış yere konulan bir dinamit lokumu ya da kısa tutulmuş bir fitil. Taşların altında bir işçi kalmış. Diğeri hafif sıyrıklarla kurtulmuş. Savcı bey ve malum ekiple gittiğimizde işçiyi kayaların altından çıkarmış, bir kenara koymuşlar. Savcı yaralı kurtulan işçiyle konuşuyor. Otopsi teknisyenim makası eline almış işçinin pantolonunu kesmeye sıvanırken, arkadaşı savcının yanından ayrılıp yanımıza geliyor. “Abi, kesmesen olur mu pantolonu? Oğlu var kendi boyunda. Ona veririz. O giyer.”
"Bana, konuşarak cevap ver!" Ne çok isterdim konuşmayı ama yapamam Savcı bey! "Özür dilerim." Yüreğimden silinmeye başlayan korku, aynı yerine yerleşmeye başlamıştı en baştan. Öyle ki, kabına sığmaz bir hâl almıştı kalbim. Korktum... Kalbimin göğüs kafesimi aşıp kaçmasından korktum. Önüme eğilip tek dizinin üzerinde duran Savcı Bey'e baktım şaşkınca. Nasıl bir adamdı bu? Önce kızıyordu, sonra özür diliyordu. Önce sinirden elini masaya vuruyordu, sonra önümde diz çöküyordu. Önce öfkeyle bakıyordu, sonra olabildiğince merhametli davranıyordu. Gözleri... Çok güzeldi.
Ephesus yayınları
Hâkimlik tercihim))
Hukuk fakültesine gidiyordu. Ya hâkim, ya savcı, ya da avukat olucaktı
Sayfa 46 - Kırmızı kedi yayıneviKitabı okudu
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.