Bizi bekleyen mutluluğun umudundan yoksun,
Kendini mermer yıkıntılar ötesinde bir karga gibi
Güneşe salan yoldaşımıza yazık.
Bize, uykudan öte, dinginliği bağışla
"Bunca yer gezdin; aylar, güneşler gördün
ölülere, dirilere dokundun
acısını duydun bir delikanlının
inlemesini bir kadının
kinini büyümemiş bir çocuğun
ama bir hiç olacak bütün bu duydukların
sen bu boşluğa güvenmedikçe.
Yitirdiğini sandığın şeyleri bulacaksın
belki orada:
gençliğin filizlenişini, yaşlılığın çöküşünü.
Hayatın ne verdiysen odur
bu boşluk ne verdiysen odur
bu beyaz kâğıt"