"Allah'ım senden tek isteğim, aziz olan bu dinin kıyamete kadar aziz kalmasıdır. Allah'ım, ben öleyim ama İslâm'ın zillete düştüğünü görmeyeyim." ••Mikdâd b. Amr (ra)
Sayfa 248Kitabı okudu
Bir gün annemiz kızmış evin içerisinde yüksek bir sesle bir şeyler söylüyor, bağırıyor, çağırıyor. O anda da Hz. Ebû Bekir haneye giriyor. Kızının o halini görünce ne olduğunu sormadan, Âişe annemizi bir köşeye çektiği gibi: “Ey Filanenin kızı! Sen nasıl olur da Resûlullah’ın huzurunda böyle konuşursun?” deyip elini vurmak için kaldırıyor, o anda Efendimiz (sas) Hz. Ebû Bekir’e: “Sakın ha Ebû Bekir! deyip vurmaması için uyarıyor. Hz. Ebû Bekir utancından hiçbir şey diyemeden çıkıp gidiyor. Annemiz mahcup, ama Efendimiz(sas) yine tebessüm halinde ne diyor biliyor musunuz? “Seni nasıl o kızgın adamın elinden kurtardım. Nasıl seni onun elinden aldım?” 
Sayfa 275Kitabı okudu
Reklam
Ey Ümmü Eymen! Anne yüzü hiç unutulmayacak bir yüzdür.
Yıllar sonra bu sözün ne anlama geldiğini bize yine Efendimiz'den(s.a.v) öğreneceğiz. 50 küsür yaşındayken Efendimiz(s.a.v.) Medine'deki mescitte namaz kıldırıyor...Muhtemelen akşam namazı...Fatiha'yı okumaya başlıyor ama bitiremiyor...Ağlıyor, ağlıyor...Sonra bitiriyor namazı ve sahâbe soruyor: "Ya Resulullah! Bugün namazda çok duygulandınız, ne oldu?" Efendimiz (s.a.v.) söyle diyor: "Aklıma annem geldi. Dedim ki şimdi annem hayatta olsaydı, ben de eve varsaydım, başımı dizlerine koysaydım..."Ey anacağım! Oğlun geldi," deseydim, o da benim saçlarımla oynasaydı..." Bunları söylüyor Allah Resulü (s.a.v.) ve yine ağlıyor. O ağlayınca sâhabe de ağlıyor. 'Anne yüzü hiç unutulmayacak bir yüzdür' cümlesinin ne anlama geldiğini ve ana yokluğunun hüznünü Efendimiz (s.a.v.) işte böyle gösteriyor.
Hz. Fâtıma bint Resûlillah (ra)
“Ey Ali! Gönlün bir tane, sevgin ise dört tane… Bir kalbe bu kadar sevgiyi nasıl sığdırdın?” Efendimiz (sas) … “Yâ Resûlullah! İnsan beyni bir tane olmasına rağmen onun sağ, sol, ön ve arka diye yönleri vardır. İnsanın kalbi de bir tane olmasına rağmen, kalbin de böyle yönleri vardır. Ben Allah’ı aklım ve imanımla, sizi ruhum ve imanımla, Fâtıma’yı insani canım ve nefsim ile, Hasan ve Hüseyin’i ise babalığın tabii icabı ile seviyorum.” dedi. İki Cihan Güneşi Efendimiz (sas) bu cevaba tebessüm etti ve: “Ey Ali! Bu sözleri sana kim söyledi, bu sözler senin sözlerin değil.” dedi. Ali: “Fâtıma” dedi. Efendimiz (sas) : “Fâtıma, benden bir parçadır; bu sözleri ancak Peygamber ağacının dalından alınmış meyvelerden biri söyleyebilir.” buyurdu.
Sayfa 296Kitabı okudu
Bazen Kur'ân'dan okuduğum bir ayet beni öyle sarsar ki anında derim ki keşke diğer mü'min kardeşlerim de bu mesajları anlasalardı. Bir kardeşimin bahçesine yağmur yağsa, bereket hasıl olsa ve o çok mahsul alsa öyle sevinirim ki sanki ben mahsul elde etmiş olurum. Duysam ki falanca yerde adil bir hâkim var, adaletle hükümler veriyor, öyle sevinirim ki sanki benim hakkımda adilce hükümler verilmiş gibi olurum." (Abdullah b. Abbâs)
Sayfa 356Kitabı okudu
Şu ahlakın güzelliğine bakın ya hû
Ebü'd-Derda (r.a.) bir gün büyük bir günah işlemiş bir adamın yanına uğradı. Oradakiler adama sövüp sayıyorlardı. Ebü'd-Derda bu güruha sordu: - Bu adam bir kuyuya düşseydi kendisini çıkarmaya çalışmaz mıydınız? - Çalışırdık. - Öyleyse kardeşinize sövmeyiniz de sizleri onun durumuna düşmekten koruyan Allah'a hamdediniz! - Sen ona buğzetmiyor musun? - Ben ona değil onun yaptığı işe buğzediyorum! O işi bıraktığında benim kardeşimdir!
Sayfa 456Kitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.