Ey Kudüs! Ey kanunların feneri!
Ey parmakları yanmış güzel kız çocuğu!
Gözlerinde hüzün.. Ey bakire şehir!
Ey peygamber’in geçtiği gölgeli vaha!
Sokak taşlarında hüzün..
Camilerin minarelerinde hüzün..
(…)
Ey Kudüs! Ey hüzünlerin şehri!
Ey göz kapaklarında dolanıp duran koca gözyaşı
Kim durduracak bu saldırganlığı sana?
Ey dinlerin incil’i?
Kim kurtaracak kur’an’ı?
Ey Dicle, Ey Bağdat, Ey Şam! Ey Fırat, Ey İstanbul, Ey Diyarbakır! Ey Nil, Ey Mısır! Ey aydınlık şehir Medine,
nerede senin, kelimeleriyle, ürpertili sesleriyle, insanlığı, balrengi bir insanüstüler bölgesine, ilhamın yüce dünyasına çeken şairlerin?
Yollar sensiz yarını bekler
Yürek sensiz hasreti yükler
Bu can sensiz baharı neyler?
Şehir sessiz, sokak sensiz
Ey gülüm, hayatın tadı yok sensiz
Tadı yok sevdamın, adı yok sensiz
Baharı severim, özlerim ama
Güllerin kokusu gelmiyor sensiz
Günler geçmez sen gidince
Yürek sızlar inceden ince
Ölüm ne zormuş ölmeden önce
Şehir sessiz, sokak sensiz...🎶
🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲
Uzun Bir
Gecenin
Ardından
Dakyanustan
Allah 'u Teâlaya
Kaçan Gençler
Ashab-ı Kehf Kıssası
Ashâb-ı Kehf, putperest bir hükümdar olan Dakyanus devrinde Tarsus’da yaşamış, îman ve tevhîd mücâdelesi vermiş olan sâlih gençlerdir. Zalim kral Dakyanus'un Ashâb-ı Kehf'e karşı sunmuş olduğu puta tapma teklifine karşı
Kalbim susuz bir toprak sen ise o susuzlukta kök salmış koca bir çınar ağacısın
Vadi de oturmuş bekliyorum seni çırılçıplak sen ise başka bir herifin koynun da dahada rahat
Bu sabah yine hava çok karanlık ve şehir çok sessiz yoksa bu bahsedilen sensizlikmidir ey koca çınar.
İstanbul eskilerin hayal şehir dedikleri yer değil artık. Canımı yakıyor. Kaçmak ve kurtulmak istiyorum. Ama her kaçış bir kurtuluş demek değil onu da biliyorum.
Ey kalbimin içinde uyuyan şehir
Hiç bir uçak hiç bir tren hiç bir otomobil
Hiç bir muştu hiç bir belge hiç bir kanıt hiç bir
Seni alıp bana getirmemiştir
(Beni alıp sana gelememiştir)
"Ey Kudüs, Peygamberleri öldüren ve kendisine gönderilenleri taşlayan şehir!.. Bir tavuk civcivlerini nasıl kanatları altında toplarsa, ben de senin evlatlarını öylece toplamak isterdim etrafımda."
Evlenmemiş, hayatını ilme hibe etmiş, 50 yıldan fazla şehir şehir, köy köy, diyar diyar gezip evine uğramamış, Kur'an'dan sonra en sahih kaynak meydana getirmiş, peygamber a.s arşivi olmuş zatın cerhe/yaraya maruz kalmamak için başvurduğu taktiğe bakın!
İmam Buhârî bir gün denize açılır. Yanına biri sokulup onunla muhabbet eder ve Buhari'de 1.000 dinar/para olduğunu öğrenir. Sabah olunca bir çığlık: "1.000 dinarım kayıp, çalınmıştır" diye bir yaygara!
Herkes aranır ama kimsede bin dinar bulunmaz.
Eğer bin dinar imamda yakalansa, ismi hırsızlığa çıkar ve artık kimse ondan hadis almaz. Herkes arandıktan sonra Hırsız, imama der ki: Ey imam! Nerde sendeki 1.000 dinar?
İmam, adama hitaben: Ey ahmak! Sen bağırdığın gibi onu denize attım. Bilmez misin; biz, ilmi paraya tercih ederiz.
Bu kişi Ahmet ibn hanbel'in öğrencisi,
İmam Müslim ve Tirmizi'nin hocası,
Kainatın göz bebeği İmam Buhari'dir.
Sabah şairin üstüne saldırıyor
yaşamaktan bir güneşle kaplanıyor onun kalbi
onun kalbi topraktan sıyrılıyor
aşk dahi sıyrılıyor topraktan
gözlerini tanıyorsunuz: çaylak sürüleri
beyni: aç kuşlardan bir ambar.
Bir kıyısına ilişmiyor dünyanın
Allah'ın ve devletin dibinde insanlar
onu barutla karıştırıyor
ve zerdali çiçekleriyle.
Ahali kapısını