…..
Böyle geçer ömrümüz,
Bir gün gelir ölürüz,
Haberimiz olmadan.
Ve o zaman, o zaman,
Hayat neymiş görürsün!
Bırak, keyfini sürsün,
Şehirlerin, köleler!
Yeter bizi tuttuğu!
Tükensin velveleler!
Kalk arkadaş , gidelim!
İnsanın unuttuğu
Allahı zikredelim;
Gül ve sümbül hırkamız,
Sular, kuşlar, halkamız…
Maalesef bütün bunları hatırladığım kadarıyla yazıyorum. Özenle hazirladigim o materyali dönerken yanımda getirebilmiş olsaydım şüphesiz ki bu çok daha farklı bir hikâye olurdu. Notlarla dolu koca kitaplar, dikkatle tutulmuş kayıtlar, birinci ağızdan yapılmış tanımlar...hepsi gitti. En fenası da resimler... Şehirlerin ve parkların kuşbakışı çizimleri vardı aralarında, sokaklardan , binaların içinden ve dışından manzaralar, o harikulade bahçeler ve en önemlisi de kadınlar vardı.