Ne bir ses ne de haber gelmiyor artık senden Öylece kalakaldım da deli hasretinle ben Bir yabancı selamın ile hüzünlere daldım Kendi ellerimle ben beni kederlere saldım Sonunda bir oyuncak kara sevda aldım senden Yani değişmedim hala öyle biraz çocuk kaldım
Aramak senin işin değil. Sormak da. Bilmek de... Ye. İç. Başkasına ne gerek var? Suyun sırrı mesela. Ömrün bereketi. Umudun şifası. Selamın eminliği. Duanın kucaklaması. Köpeğin gözlerindeki sır. Kıtmir'in sırrı... Sana ne bunlardan? Derinlik ter gerektirir. Terlemek zaman. Senin zamanın yok bunlara.
Reklam
Masanın üzerinde her annenin kendi çocuğunu karşılarken gerçekleştirebileceği en içten selamın görüntüleri duruyordu. Sevdiğim yemekler..
Bir yel esse selamın var sanırım
Everest yayınlarıKitabı okudu
Kadir gecesi, katıksız selamettir; tamamıyla hayır ve huzur demektir. Başka bir tefsire göre; melekler, Kadir gecesinde müslümanlara çokça selâm verdikleri için bu mübarek gece sanki selâmın tå kendisidir. Meleklerin yere inişi veya Kadir gecesinin böyle başlı başına selâmet oluşu, fecrin doğuşuna kadar devam eder. Ne yüce ve ne ruhanî bir gece!
Sayfa 305
Nakledildiğine göre Hz. İsa bir gün bahçe sulayan bir delikanlı ile karşılaşır. Delikanlı Hz. İsa'ya; ''Rabbin'den, sevgisinin zerre ağırlığındaki bir kısmını bana bağışlamasını dile'' der. Hz. İsa ona; ''Sen zerre kadarına dayanamazsın.'' diye karşılık verir. Delikanlı; ''O halde zerre kadarının yarısını versin'' der. Bunun üzerine Hz. İsa onun için; ''Ya Rabbi! Bu gence sevginin zerre kadarının yarısını bağışla'' diye dua eder ve yoluna devam eder. Epeyce bir müddet sonra Hz. İsa'nın yolu yine oraya düşer, delikanlıyı sorar; ''Delirdi, dağlara çıktı'' derler. Hz. İsa delikanlıyı kendisine göstermesi için Allah'a dua eder. O sırada delikanlıyı dağlar arasında görür, onun gözlerini gökyüzüne dikmiş ve bir kaya üzerinde dimdik ayakta dururken bulur. Hz. İsa delikanlıya selam verir, selamını almaz, ''Ben İsa'yım'' diye kendisini tanıtarak delikanlının ilgisini çekmeye çalışırken Ulu Allah'tan kendisine şu vahiy gelir; ''Kalbinde benim sevgimin yarım zerresini taşıyan kimse insanoğlunun sözünü hiç duyar mı? İzzet ve celalim hakkı için sen onu testere ile ikiye biçsen onun acısını bile duymaz.''
Sayfa 50 - çelik yayıneviKitabı okudu
Reklam
Gelseydin, Saadetli asrından gönderdiğin selâmını, 'Kardeşlerim' deyişini Birbirimize nasıl anlattığımızı görürdün.
Abbûd, “selamun aleyküm” dedikten ve ben onun selamını aldıktan sonra konuşmasına şöyle başladı: “Nasılsın kalbimin sevgilisi, yüreğimin çarpma sebebi, sevgi ve güzellik kaynağı, yaban kekiğim, güzel Filistin nergisi?”
Henüz tanışmamışlardı. Birini görmek, adını bilmek, selamını almak değildi ki tanışmak. Birbirimize bulaştırdığımız düşünceler, fikirler, duygular olmadan nasıl tanışıklık olsundu... Gerçek tanışma, fikrin hissini karşındakine bulaştırmak değil miydi?
Aslında selamın sadece insanlara özgü bir iletişim dili olduğuna da pek inanmazdım!Her canlı kendi lisanıyla selamlaşırdı bence.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.