Yaşananlara bakıldığında Türkmenlerin Anadolu'daki bağımsız hareketlerinin bir sonuca varamayacagi sonucuna ulaşmak yanlış olmaz. Diğer bir ifadeyle Tuğrul Bey'in Anadolu'ya yönelik seferleri kendi kontrolü altına alma isteğinin de ne kadar doğru bir hamle olduğu anlaşılmaktadır. Anadolu'ya yönelik akınlar, bundan sonra Selçuklu şehzade ve emirlerinin idaresinde yapılacak, Türkmenler de bu seferlerde askerî unsur olarak yer alacaklardı. Başkentin Rey'e taşınmasından sonra bu konuda atılan ilk önemli adım Azerbaycan'i ele geçirmek maksadıyla Hasan b . Musa Yabgu ile Yakuti b. Çağrı Bey'i görevlendirmek oldu. Nitekim Anadolu seferlerinin yapılabilmesi için her şeyden önce Azerbaycan'in ele geçirilmesi gerekiyordu. Kısa sürede ele geçirilen Azerbaycan, Tuğrul Bey döneminde Anadolu'ya yönelik yapılan seferlerde bir üs olarak kullanılmış, Alp Arslan döneminde ise merkez Ahlat'a kaydirilmisti.
Muhtemelen Tuğrul Bey de aynı düşünceler içinde olduğu için Türkmenler'e yeni yaşam alanları kazandırmak amacıyla Anadolu'ya yöneldi. Bununla birlikte Anadolu'dan önce Azerbaycan'in kontrol altına alınması yapılması gereken ilk seydi. O sıralarda Azerbaycan'a hâkim olan Vehsudan ve Ebu-l-Esvar'i kendisine tâbi kılan Tuğrul Bey, arkasından gelebilecek bir tehlikeyi de bertaraf etmişti. Anadolu'ya vardığında ordusunu bölmüş, bir grubu Kafkaslar'dan Tercan ve Erzincan'a kadarki bölgeye yönlendirmişti. Ikıncı grup Oltu'dan Çoruh Irmağı vadisine gelmiş, Bayburt civarında paralı Frank askerleriyle mücadele etmişti. Selçuklu komutanı bu mücadelede şehit olmuş, ancak ordu geri çekilmeyi başarmıştı. Üçüncü grup ise Kars taraflarındaki Bizans kuvvetlerini mağlup etmişti. Bir de bizzat Tuğrul Bey'in başında olduğu bir kuvvet daha bulunuyordu. Van çevresinde faaliyet gösteren Tuğrul Bey; kısa bir kuşatmadan sonra ilk olarak Muradiye'yi ( Bargiri) ardından da Ercis'i ele geçirdi. Bir sonraki hedef, o dönemde Bizans'in önemli merkezlerinden olup , sağlam surlarıyla bilinen Malazgirt Kalesi olmuştu.
Reklam
Arslan Yabgu’nun hapsedilmesinden sonra başsız kalan ve Horasan’a giren Türkmenler bu esnada; Kızıl,Boga,Yagmur,Göktaş ve Nasoglu gibi reislerin idaresinde idiler.
*türkmenlerin bizans topraklarındaki ilk adımları* türkiye selçuklu devleti, göçmen türk beylerini bizans sınırlarına yığıyor denizli bölgesinde 100 bin çadırdan bahsediliyor göçebe türkler yaylalar arasında mekik dokurken yerleşik düzendeki bizans topluluklarına baskınlar yapıyor, tarım arazilerini yağmalıyorlar. sonuç olarak, bizans tekfurlarıyla göçebe türkler sürekli sıcak çatışma halinde oluyorlar. bizanslılar tarım bölgelerine hisarlar inşa ediyorlar. bizans, göçebe toplulukların işini kökten bitirmek için askeri harekat düzenlemeye kalktığında selçuklu devletiyle karşı karşıya geliyor, 1076 Düzbel savaşı da bu yüzden çıkıyor. selçuklular savaşı kazandıktan sonra yapılan barış anlaşmasında, inşa edilen hisarların yıkılmasını şart koşuyor .
Öyleyse bütün nedir? Diyelim ki bütün, ülkedir; vardığımız, varmak istediğimiz ülkedir. Bu ülkeye yerleşecek olan Selçukludur, Türkmendir.
Fatımî dönemindeki Türkler
Fatimî-İsmailîliğin bir kolu olarak bu döneminde ortaya çıkan “Dürzîlik”in “Allah" inancının Halife el-Hâkim’e dayanmasına karşılık, “peygamberlik” el-Ferganî el-Ahram adlı bir Türk'e aittir. Bir miktar Hıristiyanlıktan da etkilenmiş olan Dürzîlik filozofu Ferganî'nin öğrencisi Hamza'nın yazdığı Kitabü'l-Hakayık ve Keşf'ül-Mahcup adlı bugüne
Reklam
205 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.