Vera💔
Hiç söylenmemiş sözler söylemeli
El değmemiş duru sözler sevdiğim için
Sevdiğim !
Şehir giysileri kıskanır ve bu yüzden bürünür geceye
Güneş gözlerinden beslenir ve saçlarını kollar görmek için
Sensizken; şehrin boş meydanlarında yürüdüm
Kalın puntolarla iri laflar ettim
Öfkemi saldım iri dişli postallar üzerine
Sevdiğim! VERA!
Hangi
Nefis ister, akıl gerekçeler bulur, vicdan aklar.
Oysa sen kendini kandırsan bile unutma ki;
Allah hesap sorar. Ellerinle kendini ateşe atma!..
Kerbela, Hüseyin ve yoldaşlarının katligâhı...
Orada kan ve gözyaşı var. Oradaki susuzlukla senin de ciğerlerin kavrulur.
Ve başlarsın âh-u figan etmeye.
İçin yandıkça görürsün: Kerbelâ hak aramanın ve özgürlüğün destanıdır. Teslimiyetin, adanmışlığın ve sadakatin zirvesidir. Her biri ayrı bir şiar olan yetmiş iki şehidin yurdudur Kerbelâ...
Onlara kapılanırsan nakşolur kalbine: Aslında her yer Kerbela'dır, her gün Âşûra...
Ve dile gelir Kerbelâ: "Benim için ağlama. Kendine bak!" der...
"Adına lanetler okuduğun Yezid bizatihi nefsindir. Hesapsızca ister, bu uğurda canlar yakar. Hüseyin'i terk edenleri kınamadan evvel bir kez daha düşün! Sende bir akıl var. Sadece kendi çıkarlarını hesap eder ve heveslerini haklı göstermek için türlü bahaneler uydurur!"
Kerbelâ ikazla yetinmez. Kurtuluşun yolunu da gösterir:
"Hüseyin'i Allah katından sana üflenen ruh belle!.. Arına paklana yücelir-sen sen de Rabbinden bir delil oldun demektir. Aşka Şahit isen bu Şehadet kutlu olsun. Sen Aşk ile her dem diri kalanlardansın.
Ve 'Aşkın Şehidi' sin!.
Toprak sevdi mi seni çocuk?
Bastı mı bağrına?
Elindeki şekeri silah mı sandı insanlar?
Ayırdılar mı seni annenden babandan?
Bir nefesi fazla gördüler sana.
Biliyorum, bilmiyorlar.
Bu kâinatın en çok sizin masumiyetinize ihtiyacı olduğunu.
Dünya dönüyor çocuk.
Ve devran sizin için.
Ben öperim son nefesimle yüreğinden.
Yeter ki sen ağlama.
Sararım bütün ölümleri kefene,
Gücüm ne kadarına yeterse.
"Ağlama artık Ethem, ben senin annen olurum" dedi. "Sen de bana baba ol" dedi
...
Sarıldık birbirimize. "Olurum" dedim.
kaç kez "olurum" dedim saymadım.
"Olurum, olurum, olurum, olurum, oldum Nurten, oldum kızım, oldum karım, oldum canım."
Ne şiirler yazdım ne sözler bazen dedim şair oldum bazen dedim bu ne biçim şiir :) güldüğüme bakma yüzüm hiç bir zaman eskisi gibi olamadı o günden sonra gülünce hayat saçan kadın ama sen hep mutlu ol gittiğin yerde, olmazsan hissederim mutlu olmadığını, zaten yağmurlu sürekli mevsimin sende ıslatma büsbütün gözlerimi. Her zaman gül gamzelerini kimse bilmese bile çok güzeller orda yaşamak isterdim delicesine. Sakın ağlama o hayran olduğum gözlerine ki bu hayatta hiç bir varlığa hayranlık duymam gözlerin hariç ordan yaşlar düşmesin içimin yangınlarına. Ne olur hiç üzülme, üzmesinler seni, sen üzülürsen yıkılır içimde ki boş kalmış ülke.. Biliyorum gittiğin yerden dönmeyeceksin. Belki artık çok geç güzel kadın ben bir çirkinlikle doğmuşum sen aydınlat yüzümü diye, umarım gittiğin yeri cennete çevirirsin. Her zaman mutlu ol ve kendine hep iyi bak seni her zaman çok seveceğim ve her şeye rağmen bekleyeceğim gelmesen bile..
Hiç söylenmemiş sözler söylemeli
El değmemiş duru sözler sevdiğim için
Sevdiğim !
Şehir giysileri kıskanır ve bu yüzden bürünür geceye
Güneş gözlerinden beslenir ve saçlarını kollar görmek için
Sensizken; şehrin boş meydanlarında yürüdüm
Kalın puntolarla iri laflar ettim
Öfkemi saldım iri dişli postvallar üzerine
Sevdiğim! VERA!
Hangi çocuğu
Gururlu ruhumla
mutluluğun yanından geçtim.
Dökülen kanı gördüm
Ve inanca ve sevgiye lanet ettim.
Bardağımı dibine kadar içtim,
Ruhum zehir dolu.
Ve böylece sessizliğe gömülüyorum,
Ama ölmeden önce kendimi daha iyi hissediyorum.
Alnımdan yeryüzünün mührünü sildim,
toz içinde titreyenlerden daha yüksekteyim.
Ve yaşasın tutkunun köleleri -
Tutku ruhuma iğrenç geliyor.
Çılgın bir dünya, bir kabus,
Ve hayat bir cenaze şarkısıdır.
Ve böylece hayatıma son verdim,
son ilahiyi kendi kendime söylüyorum.
Sen de kaygıdan hastasın,
boşuna ağlama benim için.