…
oysa ben neler istiyorum
neler istiyorsun canım
insanların üstüne dünyanın
bütün yıldırımlarını yağdırsam da
sevilmek özlenmek istiyorum
bütün gürültümün çocukça olduğunu
aslında sevgiden ilgiden geldiğini anlamalarını
öyle sanmalarını istiyorum peki diyorlar neden yapalım bütün bunları
neden öyle sanalım
kimsin sen diyorlar!!
.
Her şeyi göze alıp gitsem, birilerini bulsam, onların karşısına çıkıp yalvarsam...
Peki sormayacaklar mıydı, sen kimsin, diye? Ne diyecektim onlara?
O zaman anladım ki ben aslında onun hayatında yalnızca bir söylentiyim. Bana en çok ihtiyacı olduğu zaman bile istesem de onun yanında olamam.
Sen beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep, ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için?
"Kim olduğunu bilememesi komik değil miydi? Ya kendi görünüşünü belirleyememek biraz fazla kaçmıyor muydu? Sanki beşiğinde gelip bulmuştu bu görünüş onu. Arkadaşlarını seçebilirdi belki ama kendisini seçmemişti. Hatta insan olmaya bile karar vermiş değildi. İnsan neydi peki?"
"Sen kimsin? sorusunun muhatabı bize yabancı olanlar ya da onlara yabancı olduklarımız oluyor genelde değil mi?
Yabancıyı sorgularken bunu dilimizden düşürmüyoruz ama kendimize sormak aklımıza niye gelmiyor? Kendimizi doğru düzgün sorgulayıp tanıdık hâline getirdik mi ki, yabancılık seviyesinden hemen tanıdık seviyesine atlıyoruz? Kendimize bu torpili yapmamız, içimizde bir yabancıyı büyütmemize neden oluyor. -O yabancı, hayat pusulamız aslında. Ama tanışmadığımız için "Öylesine birisi." olarak kalıyor.- Ve bu yabancıyı gerçekten tanımadığımız sürece içimizde çatışmalar yaşanıyor: O A'yı istiyor, biz B'yi, "Bunun beni mutlu etmesi gerekirdi ama etmedi.", "Ne istediğimi bilmiyorum." gibi gibi.
Üç parçadan bir bütünüz ama o parçalarla tanışa tanışa parçaları bizim birleştirmemiz gerekiyor. Ama herkes zaten bunu bilir(!) ve yapar(!). -İnsanın çok bilmişlik özelliğinin ilk kendinde patlak verdiğini öğrenmiş olmak hem gülünç hem de biraz acınası geliyor. -Bildiğimiz hiçbir şey yok aslında ama hep biliyor veya her şeyi biliyor sanrısındayız. Bu Dünyaya gözümüzü açmışken nasıl bu kadar uyuyabiliyoruz onu da anlamıyorum zaten...
Kore savaşı sırasında ABD dışişleri bakanı John Dulles açık açık izah etmişti aslında ... "En ucuz askeri Türkiye' den temin ediyoruz, Türk askerinin maliyeti 23 cent'e denk geliyor" demişti.
John Dulles'in kardeşi de CIA başkanıydı. Dünyadaki bütün "insan pazarları" na bakmışlardı, tezgahlardaki en ucuz fiyat bizim alnımızda yazıyordu!
Sayfa 254 - Kırmızı Kedi Yayınevi - Üçüncü Basım: Aralık 2017, İstanbulKitabı okudu
Bundan önceki anayasa referandumunun evet kampanyasını Hakan Şükür başlatmıştı, "ülkemizin geleceği için evet diyorum" demişti. Şu anda terörist olarak aranıyor, yurtdışına kaçmak zorunda kaldı, babasını bile tutukladılar, malına mülküne el kondu.
Nazlı Ilıcak evet' in en büyük destekçisiydi, "tahakküm edici havadan kurtulmak
Asrın liderimiz, Apo'yla müzakere meselesine açıklık getirdi.
"Herhalde kalkıp özel villa tahsis edecek halimiz yok" dedi. Ki, daha önce iki defa villada oturmuştu.
Biri Lazkiye' de, biri Roma' da.
Roma' daki villanın adresi, Quartiere Inferno, Via Male'ydi.
Türkçesi... Cehennem mahallesi, Kötülük
Ne kadar daha kendi değerinden bahsedeceksin? Eğer kadrini bilmek istiyorsan yerden bir avuç siyah toprak al, onunla bir nakış çizip havaya fırlat! İyi, eğer varlığından haberdarsan, işinin başı ve sonu bir avuç topraktır. Sen bir avuç topraktan ibaretsin, biraz değişikliğe uğramışsın o kadar! Tefekkür et ve asla kibirlenme! Kibre kapılıyorsun ey kan pıhtısı! Birkaç yoldan geçip dışarı düşmüşsün hepsi bu! Durma bir an evvelki bir sevdandan kurtul; kimsin ve neydin iyi düşün! Şu aleme gönlünce kapılmışsın, bir bak aslında nereye düşmüşsün? Şu felek aslında senin toprağında döner, fakat sen meydan altında döndüğünü söylersin! Sen onun yükseğini ve alçağını görmüyorsan, bu ikisinin arasında nasıl oturuyorsun? Eller gibi tefekkürle yol arıyorsun fakat sen dönen feleğin darlığında dolanıyorsun!