Ulen geline çatmak için bir neden daha sjsjsjsj
yeni gelinin yanında getirdiği bu garip aleti kullanması hiç hoş karşılanmıyor, özellikle tutucu ve dindar çevrelerde. "Allah insanlara doğal çatal, yani parmaklarını vermiştir. Sen kimsin ki madenden mamul yapay nesnelerle onun tasarımını sorguluyorsun?" diye bayağı hiddet yapıyorlar. Aslında "Çatalın yaptığını her şeyi parmak da yapabildiğine göre pratik fayda sağlamayan, sadece görüntüyü kurtaran bir alet bu. Ne gerek var kanki bunu kullanmana?" falan deseler, belki daha somut eleştirmiş olacaklar ya, neyse.
“ Sen Marilyn misin? Yoksa Norma Jean misin? Yoksa filmdeki Pola mısın? Sen kimsin aslında?” Ruju alıp aynanın üzerine bastıra bastıra, aynaya yansıyan ve kim olduğunu anlayamadığı o kadını silmek ister gibi, kocaman bir çarpı işareti çizdi.
Sayfa 137Kitabı okudu
Reklam
Kitapların görmediği Düşünme, dediği Dinlerin Açtım kapısını yaşamın Yendim Kırk haramiyi Kolumda sen vardın Nerden geldin, kimsin Anlamadım gitti Seni görünce Yürek diye taşıdığım O şeyin Aslında boş bir kuyu Olduğunu anladım Denizin bir dibinin Maviden öte Ormanın uğultusu Göğün derinliği... Anladım ve doldurdum Bütün bunlarla ömrümü Senin elinde Yüreğime inip çıkan Bir kova vardı
bıraktım esinlere...
Geçenlerde bir ekran sohbetine katılmak için televizyon kanalına gidiyordum. Şivesinden anladım ki şoför Karadenizliydi.Konuşmaya başladık, laf lafı açtı. ''Nereye gidiyorsun?'' diye sordu, söyledim. Belli ki hayatın içinde yetişmiş bir esnaf... Cevval bir adam... Açık sözlü de. ''Sen kimsin,senin alamnın ne?'' diye sordu. Yani aslında kendince, ''Sen kimsin ki, oraya çağırıyorlar?'' demek istemişti. ''Ben,'' dedim, ''insan ilişkileri konusunda kitap yazan biriyim.'' ''Nedir yani insan ilişkileri?'' diye sordu. Örneklerle anlatmaya çalıştım. ''Şimdi mesela bir babanın, 'Kızım su ver,' dediğini düşüm. Halbuki ' Hatice,kızım su ver' dese ne kadar güzel olur''. Bunun üzerine ''Niye?'' diye sordu. ''Eh!'' dedim, ''O kızın bir tekliği var,bir ismi var. 'Kızım su ver' dediğinde her baba-kız ilişkisinde olan şeyi söylüyorsun ama 'Hatice, kızım su ver' dediğinde o çocuk kendi tekliğini hisseder.'' Bunu duyunca beni şaşırtan bir şey söyledi adam. Biraz amiyane tabirler kullandı ama daha iyi anlaşılması için olduğu gibi aktarayım. ''Oy!'' dedi, ''Ben hayvanın tekiyim. Şimdiye kadar hiç karımın ismini kullanmadım. ' Karı şunu ver, karı bunu yap, karı bilmem ne...' Ulan hayvan, bir kere karının ismini söylesene!'' Kendi kendine kızdı. ''Yahu hiç düşünmemiştim ben bunu!''
O gece odasına döndüğünde, aynada kendi kendine: -Martin Eden, kimsin sen? diye sordu. Kendine merakla, uzun uzun baktı. -Kimsin sen? Nesin sen? Sen nerenin malısın? Sen aslında, Lizzie Connolly gibi kızlara aitsin. Sen angarya alayının bir erisin; ne kadar aşağılık, kaba, güzel olmayan şey varsa senin yerin işte onların yanıdır. Senin yerin pis çevresini kötü kokular sarmış öküzlerin yanıdır, dalga geçilen yazarların yanıdır. Al işte sana çürümüş sebzeler. Patatesler çürüyüp duruyor. Kokla onları, Allah'ın belası, onları kokla. Bir de sen kalkmış, kitapları açmaya, güzel müzik dinlemeye, güzel tabloları beğenmeyi öğrenmeye, iyi İngilizce konuşmaya, senin sınıfından hiç kimsenin düşünmediklerini düşünmeye, kendini öküzlerden, Lizzie Connolly'lerden koparıp, senden milyonlarca kilometre uzakta, yıldızlarda yaşayan soluk ruh gibi bir kadını sevmeye yelteniyorsun! Sen kim oluyorsun, nesin ki sen? Allah'ın belası! Bir de kıvıracaksın ha?
Sayfa 160 - Kitap ZamanıKitabı okudu
Kimse bilmiyor, aslında sen kimsin. Hatalarından ibaret bir yıkıntı mı, yanlışlarına doğmuş bir doğru musun?
Reklam
Yıllar boyunca birisi olduğuna inandın ve birden bire, tek başına kaldığın zaman aslında o kişi olmadığını hissetmeye başlarsın. Bu durum korku yaratır: O zaman sen kimsin?
Mobbing Bank Diyor ki;
Kimsin? Düşüncelerin kendine ait değil, düşüncelerini aklına koyanların fanatik savunucususun. Bir amacın ve ilken yok, yolunu çizenler var diye kendini doğru yolda sanıyorsun. Yaşama yakışır bir duruşun yok, sana nerede durman, nerede yürümen gerektiğini söyleyenler var, koşulsuz uyuyorsun! Sorgulamayı ve merak etmeyi bilmiyorsun, ambalajlı gıdalar gibi ambalajlı yanıtlar sunuyorlar sana hepsini yiyorsun. Aslında paketlenmiş olan sensin/her paketin bir raf ömrü olduğunu unutuyorsun. Hiçbir şeye sahip olmadığın gibi kendin değilsin, sen kimin neyisin? Konuştuğunda başkalarının dili, sustuğunda onların yararına çöken bir karanlığın neferisin. Kim iken kime dönüştüğünün farkına varmıyorsun! Özünü kaybederek ne olacağını sanıyorsun? Önder Karaçay
İnsan koşullanmalarla yaşar. Yani çevre tarafından koşullandırılmıştır. Ailemiz bize kim olduğumuzu söyler, çevremiz bize kim olmamız gerekiyorsa öyle davranır, eğitim hayatımızda olmamız gereken kişiye dönüştürülmek için eğitiliriz. Aslında sadece bunlar değil dini düşüncelerimiz, kurduğumuz hayaller bile toplumun istediği şekildedir. Yani kısacası insana 'Sen kimsin?' dendiğinde vereceği cevaplar kendisini değil koşullandırılmış kimliğini gösterir.
Sayfa 154
403 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.