Öncelikle kitaptan keyif almadım ama okunmaya değer buluyorum. Kitabın dili ağır. Anlamlandıramadığım, anlamadığım cümleler, bölümler oldu. Psikoloji/Psikiyatri alanına dair çok terim mevcut. Dolayısıyla ilk önce terimleri anlamanız sonrada cümleyi anlamlandırmanız gerekiyor. Ve sonrasında da düşündürüyor, sorgulatıyor, yeni pencereler açıyor. Demek istediğim bir çırpıda okunabilecek bir kitap olduğunu düşünmüyorum.
1. Bölümde yani yazarın öz yaşam öyküsünde kopukluklar mevcut olmasına rağmen 2. ve 3. bölüme göre daha keyifli. Yinede okuduğunuz metnin yaşanmış bir hikaye olduğunu düşününce rahatsız olmamak mümkün değil. Ben okurken oldukça zorlandım.
Kitaba başlarken kendime sormadım, şuandaki sen, anlamını ve amacını bulabildin mi? Nedir o diye, ama o soruyu, okuduğunuz herhangi bir sayfanın sonunda size sorgulatıyor. Bir noktada kitabın okuyucuya logoterapi uyguladığını düşündüm.
Yazarın hayatının bir bölümünü geçirdiği Auschwitz kampında geçen "Çizgili Pijamalı Çocuk" ve yine bir toplama kampında geçen "Hayat Güzeldir" filmlerini izlemeyi öneririm.
"Bir insanın kendi kaderini ve içerdiği olanca acıyı kabul ediş yolu, kendi davasını seçiş yolu, ona en ağır koşullar altında bile, yaşamına daha derin bir anlam katma fırsatı verir."