Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sırılsıklam olmadan az önce..
🌧️🌧️🌧️ Sen yağmurlu günlere yakışırsın Yollar çeker uzak dağlar çeker uzak evler Islanan yapraklar gibi yüzün ışır Işırsa beni unutma Alır yürür sıcak mavisi gökyüzünün Kuşlar döner uzun yağmurlardan sonra bir gün Bir yer sızlar yanar içinde büsbütün Her şeye rağmen ellerin üşür Üşürse beni unutma Yeni dostlar yeni rüzgârlar gelir geçer Yosun muydum kaya mıydım nasıl unuttular Kahredersin başın önüne düşer Düşerse beni unutma 🌧️🌧️🌧️
Öğretmen olmuş birine neyin mülakatı neyin akademisi? Akıl alır gibi değil. Sen devlet olarak bu üniversiteleri kabul edip bizzat açıyor musun? evet. Bu insanlar bu üniversitelerden öğretmenlik yapmaya hak kazandıklarını gösteren lisans diploması aldılar mı? Evet. Peki o zaman bu neyin mülakatı? zaten resmi olarak öğretmen olmaya hak kazanmış diploması olan birinin aldığı eğitime bizzat sen devlet olarak güvenmiyorsan kendi kendisiyle çelişen bir devlet olmuyor mu? İşin aslını amacını herkes biliyor, biz torpil yapacağız, kendi kadrolarımızı devletin en dibine kadar sokacağız diyememişte, mülakat demiş işte.
Reklam
Bu kaçış neyin nesi? Peki ya bu muhafazakarlık? Peki ya bu merhamet? Peki ya bu iyilik? Peki ya bu dürüstlük? Peki ya bu yeniden, yeniden ve yeniden ayağa kalkmalar? Peki ya bu ölüp ölüp dirilmeler? Çünkü biz ahirete iman ederiz, Müslümanız ve biliriz ki hayat bu dünya ile sınırlı değil. Ölümü öldüremiyor, kabir kapısını da kapatamıyoruz. Öyleyse
Dokuzlama “Seni boşuna mı seviyorum sanıyorsun?”
Seni boşuna mı seviyorum sanıyorsun? Biz, ''Kâlûbelâ''da beraber değil miydik? Ben o günü hatırlayamıyorum. Sen de hatırlayamazsın. Ama, mutlaka yanyana idik. Tanrı buyruğuna beraber baş eğmedik mi? Evet demedik mi? Çünkü sensiz eksik oluyorum. Yarım oluyorum. Biz, birbirimize ''Kâlû belâ''da
Charles Bukowski beni bir sen anlarsın
Anla beni , sıradan bir dünya gibi değilim . Deliliğim var , ve başka bir boyutta yaşıyorum . Ruhu olmayan şeyler için zamanım yok ..
Garsonun Ünlü Edebiyatçılarla imtihanı
Garsonun Ünlü Edebiyatçılarla İmtihanı "GARSON: Efendim, sizleri burada görmek büyük mutluluk! CEMAL SÜREYA: Kim istemez ki mutlu olmayı? Ama mutsuzluğa da var mısın? GARSON: Anlamadım efendim? CAN YÜCEL: Geldiğin kadar değil, göründüğün kadar mutlusun ve sakın unutma; gittiğin kadar değil, hak ettiğin kadar unutulursun. GARSON:
Reklam
ben sana mecburum bilemezsin adını mıh gibi aklımda tutuyorum büyüdükçe büyüyor gözlerin ben sana mecburum bilemezsin içimi seninle ısıtıyorum .......... ağaçlar sonbahara hazırlanıyor bu şehir o eski İstanbul mudur? karanlıkta bulutlar parçalanıyor sokak lambaları birden yanıyor kaldırımlarda yağmur kokusu ben sana mecburum sen
"Biliyor musun, sen ve ben, bir karmaşanın içinde belirgin duran tek gerçeğiz. Diğerleri renkten renge büründükçe, onları her yere kolayca uyumlanan deriler içinde gördükçe seni hatırlıyorum. Hiç değişmedin, zaman durmuş gibi senin için. Ayrı bir yerdesin, sanki görünmez bir tepede. Beni bir tek sen anlarsın, dedim ya, o olaydan sonra iyice karıştım..." Kevser Karakaş
Ben giderim sazım sen kal dünyada, gizli sırlarımı aşikar etme, lâl olsun dillerin söyleme yada garip bülbül gibi ahu zar etme..
sonra bir şans daha verecek hayat sana. sonunun geldiğini zannettiğin o anda, son bir ışık göreceksin kalbinin odalarında. hiçbir şeyin bitmediğini, her şeyin yeniden başladığını en çaresiz anında anlayacaksın. bu sefer herhangi birinden olmayacak umudun. evrenin senin için çalıştığını hissedeceksin. her kulun kaderiyle bir kesişme noktası vardır, tam da o noktada nasibinde olanı bulacaksın. sen tüm dünya karardı zannettiğinde, hiç görmediğin kadar parlak ışıklar sana müjdeler vermek için orada bir noktada bekliyor olacak. kaybettiğini sandığın savaşlar bir öğretmen gibi, sana neler kazandığını gösterecek. kendini evrensel adalete bırak, o mutlaka seni sonsuz bir ışığın içinde yeniden parlatacaktır. -Altun Fermayil
Reklam
Umutlar düşler kadar çıplak gerçeklikle gözler önüne serildiğinde Küçük bir hayalin peşinden koşarken Ellerin bom boş kalmış mutsuzluktan gülümseyerek ben ölümle kalım arasında o ince çizgide sallanırken Sen inan ki gözlerinin ışıltısıyla hayatın uçurumun kenarından dönerken Ben gittim mumun ışığı söndü Gözlerimin ışıltısı söndü Şey gibiydi Biraz iyi biraz kötü bid şey gibi Sesin kadifemsi naifliğiyle birlikte iyi gelirdi kalbe dokunan sözler gördüm seni görmeyeli.
Çok Değer Verdiğin Bir Arkadaşıma (Yazdıklarımdan...)
Gözlerin yıldızlarla dolu gece gibi, Gülüşün aydınlık sabahın ilk ışığı. Sesin, rüzgarın şarkısı gibi hafif, Kalbin, sonsuz bir sevgi denizi gibi derin. Dostluğun bir bahçe, sen o bahçenin çiçeği, Her anın kıymetli, her sözün akıllıca. Yüreğin neşeyle dolup taşar her daim, Seninle geçen zaman, değerli bir hazine. Arkadaşlık yolu uzun, bazen dikenli, Ama seninle her adım, güllere serpilmiş. Beraber yürüdüğümüz bu yolda, Her anın kıymeti, paha biçilmez bir inci. Seninle her kahkaha, bir ömre bedel, Her sohbet, bir kitap dolusu hikaye. Dostluk dediğin, seninle anlam bulur, Çünkü sen, çok iyi ve çok güzel bir arkadaşsın.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.