Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kafka, karabasanlarında gördü belki seni, ama adlandırmadı. (Ya da hiç girmedin onun düşlerine.) Bilseydi, senin gibi bir yer var yeryüzünde en korkunç kitabının konusu sen olurdun.
"Öyle bir Ferhad'ım ki, bin beter benim halim, "Dağlar ardında değil, gözümün önünde Şirin, "Değecekmişim gibi eline, tut ki uzanıverdi elim, "Yine de gurbet-elde delleniyor hasretliğim, "Bizlere engel olan ne hisarlar, ne surlar, "Aramızda derya değil, şu bir karışlık su var. "El ediyor, gel diyorsun, ne bu oynadığın oyun? "Ne zaman çünki sarılsam, kollarım sırılsıklam, "Kucağımdan köşe-bucak kaçı-kaçıveriyorsun; "Tiksindin mi benden yoksa? Haklısındır belki ama, "Periler bile hayrandı bir zamanlar boyuma bosuma... "Hem ne demeye öyleyse ben gülünce gülüyorsun, "Ağlayınca ağlıyorsun ve ne vakit yanıp yakılsam, "Belli dudaklarının oynamasından, sen de içten bişeyler söylüyorsun?.. ..
Reklam
Kendisiyle ne yapacağını bilmiyordu; içindeki her şey suskundu, kalbindeki tüm o şen şakrak ezgi, sanki anahtarını kaybetmiş bir müzikli saat gibi ölüydü.
Verdiğin tüm içsel mücadelenin sonucu zaferdir. Sen kendini aşarsan, sınırlarını zorlarsan o zafer senindir. Şimdi soruyorum sana ruhu ay kalbi güneş olanım: Girdiğimiz her mücadeleden daha da güçlenerek çıkmadık mı? Güçlendikçe yenilmezliğimizin tadına varmadık mı? Yara aldığımız her yerden Mevlana’nın dediği gibi şifayı da yaşamadık mı? Zafere ulaşmak için kendinle savaşma, mücadeleni asla pes etmeden ver, içindeki ateşi söndürmeden, engelleri aşmanın ve zirveye çıkacak yolun ışığını bulmanın keyfini yaşa. O yol senden sana, o yol seninle...
Aslında ettiğimiz duaları dışarıda kabul eden başka bir "Mutlak" yok. Zaten azıcık kafanızı çalıştırırsanız, bir O, birde sen şeklinde bunun ikilik ve şirk olduğunu görebilirsiniz. Çünkü ortaya iki ayrı varlık çıkmış oluyor. Senin haddin midir ki O'nun varlığına karşı birde senin varlığın bulunmuş olsun? Öyle bir şeyi ancak olsa olsa ancak nefs firavunu düşünebilir ki, ayetlerde bahsedilen firavun'un 5. boyut arka plan manası budur. (Bu noktada teklif edilen şey; 'hiçlik'tir) Dualar ancak O'ndan bedeninize üflenmiş ruhun içinde bulunan Halik esması ile oluşabilir kabul olabilir. Bu tıpkı "inanıyorsanız öyleyse üstünsünüz" ayetinde ki gibi, eğer suyun üzerinde yürüyeceğine yeterli derecede inanıyorsa bunu gerçekleştirebilenler gibi...
Reklam
184 syf.
·
Puan vermedi
Hiçbir Öğüt Eski Değildir
Makul Yönetici serisinin 2. Kitabı olarak Mustafa Özel’in okumalarının mahsulü olarak karşımızda. Mustafa Özel’in kitap okuma metodu onları kendi alanına evirerek maksadına hizmet ettirmesi ayrı bir kabiliyet ve Özel bu kabiliyete sahip birisi. Kitabı okuyunca binlerce yıllık insan tarihinde iz bırakan şahsiyetleri bir nebze tanıyor ve kendinize
Makul Yönetici 2
Makul Yönetici 2Mustafa Özel · Albaraka Yayınları · 20225 okunma
Dinle! Nasıl da şen şakıyor ardıç kuşu. Sanma ki o sıradan bir vaiz: Çık, sarsın seni varlıkların ışığı, Ve Tabiatı kıl kendine kılavuz.
Sayfa 47 - Vakıfbank kültür yayınlarıKitabı okuyor
- Niçin bu ruju sürüyorsun? Dudaklarının kiraz olmasını isteyen sen değil misin? - Bende ondan başka bir şey yok mu? - Ne gibi? - Bende... Bir ruh yok mu?
Ötüken yayınları
… Hayır… Frenkler de okuyor. Bu gibi eserlerin garpta bir tanesinin yüzlerce türlü basılmış tercümeleri vardır. Avam da okur, havas da okur velâkin sen okumazsın, mazursun da. Mekteplerinizde böyle şey kalmadı. Bir ingiliz kızına Sadi’yi sorsan bilir, sen Şarklı olduğun halde bilmezsin. Kabahat sende mi, Sadi’de mi?
Reklam
208 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
"KİMİN KİM OLDUĞUNU ÇÖZEMEDİĞİMİZ ZAMANLAR."
Çoğumuzun çocukluğundan hatırladığı, anne, baba ya da başka büyüklerinden duyduğu masallar, efsaneler vardır. Öyle bir anlatırlar ki size, öyle bir kaptırırlar ki kendilerini, , onlara bakan, bilgi açlığıyla bekleyen birkaç göze, anlattıkları hikayenin gerçek olduğunu ispat etmek isterler sanki. Ben de bir zamanlar o çocuklardan biriydim. Babamın
Luna
LunaBuğra Gülsoy · İnkilap Kitabevi · 2022244 okunma
Gittin - Sedat Umran
Gittin, dağ gibi büyüdü yalnızlık Issızlığın iki ucunda şimdi sen varsın Tam ortasında: yokluğun yokluğun yokluğun O konuşsa konuşur, sussa susarsın Gittin, taş atarak denizlerime Halka halka genişleyen anıların kaldı Girdin çıkmamak üzere dehlizlerime Birden yaşamanın hızı azaldı Gittin boşandı içimde sevincin yayı Kim öğretecek bana ah, sensiz yaşamayı
Sen bende neleri öpüyorsun bir bilsen Herkesin perde perde çekildiği bir akşam Siyah bir su gibi yollara akan yalnızlığı öpüyorsun Ağzında eriklerin aceleci tadı Elleri bulut, gözleri ot bürümüş ekin tarlası Bir çocuğun düşlerine inen tokadı öpüyorsun. Yağmur her zaman gökkuşağını getirmiyor Aralık kapılarda bekleyişin çarpıntısı Bir kadının eksildikçe ömrüme eklenen Uzun gecelerini, solgun gövdesini öpüyorsun. Uzak dağ köylerine vuran ay ışığı Kerpiçlerden saraylar kuruyor yoksulluğa Ne suların ibrişimi ne gökyüzü ne rüzgâr Sen bende gittikçe kararan bir halkı öpüyorsun.
Şükrü Erbaş
Şükrü Erbaş
Bu acılar, yüreğimi paslandırmış oysa. Sevmek zor geliyor. Alışmamışım: yoruluyorum. Her an sevdiğimi düşünemiyorum. Bazan atlıyorum. Boşluklar oluyor. Bunları boş sözlerle doldurmaya çalışıyorum. Oysa ben her an sana bakmak, bir sözünü kaçırmamak; bir kıpırdanışını, yüzünün her an değişen bütün gölgelerin izlemek, her an yeni sözler bulup söylemek istiyorum. Bütün bunlar beni yoruyor. Sen orada duruyorsun ve beni seyrediyorsun sadece. Senin için sevmek, su içmek gibi rahat bir eylem. Ben, her an uyanık olmalıyım.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.