Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Herkes güzeldir sustuğu kadar Sen de güzelsin, bu mümkün .
Hiçbir an'ını tanımlamaya kalkmadan Kısacık ömürler biçiyoruz kendimize Sonra yolculuklara çıkıyoruz, bir kentten Ötekine giderken özlüyoruz bir başkasını.
Sayfa 26 - Everest Yayınları - 24. BaskıKitabı okudu
Reklam
Abbâsî halifelerinden Hârûn Reşîd zamanında yaşamış velî bir zât olan Behlûl Dânâ’nın (v. 805 -H. 190) herkese ders olacak hikmetli sözleri çok meşhurdur.  Seriyyü’s-Sekatî (k.s.) şöyle anlatıyor: “Bir gün kabristana gitmiştim. Orada Behlûl Dânâ’yı (k.s.) gördüm. Oturmuş toprakla uğraşıyordu. ‘Sen burada ne yapıyorsun?’ dedim ‘Ben burada öyle bir topluluğun yanındayım ki bana hiç eziyet vermezler, yanlarından ayrılsam benim gıybetimi yapmazlar.’ diye cevap verdi. ‘Ey Behlül! Ekmek çok pahalılaştı, sen böyle nasıl oturabiliyorsun?’ diye sorduğumda bana, ‘Vallahi, bir parça ekmeğin değeri, bir altın olsa bile aldırış etmem. Bize düşen, emrolunduğumuz gibi Allâh’a kulluk etmektir. Rabbimiz vaad buyurduğu üzere bize rızkımızı verir.’ Böyle deyip kalktı, giderken de şunları söyledi:  Ey dünyayı ve dünya lezzetlerini temenni eden, Bu lezzetlerden dolayı gözüne uyku girmeyen kişi! Ömrünü elde edemeyeceğin bir şey uğrunda tüketmişsin. Huzûruna çıktığın vakit, Rabbine ne diyeceksin?” 
Vasıfsız Veda
Iyisi mi uzaklaş sen iyi dileklerinle Giderken bana da limonlu bi' çay söyle
Sayfa 21 - ithakiKitabı okudu
Atatürk'ün kütüphanecisi Nuri Ulusu'ya kulak verelim: "Her İstanbul seyahatinde, hatta bazı diğer seyahatlere de giderken yanımıza mutlaka kitaplarını aldırırdı, ama İstanbul'a gidiş başkaydı. İstanbul'a her gidişte çok fazla kitap alırdık. Şimdi bu arada çok önemli bir özelliğini de anlatmak istiyorum: İlk İstanbul seyahatine giderken istediği kitaplar o kadar fazlaydı ki, karton kutular buldurup kütüphaneye getirtmiştim. Tam içine kitapları doldurtmak üzereyken Atatürk kütüphaneye geldi ve ne yaptığımı sordu. 'İstediğiniz kitapları karton kutulara aldırdım, onların içine koydurup özel trene naklettireceğim' deyince, 'Dur bekle biraz' dedi. Kitap adedine şöyle bir baktıktan sonra kütüphaneden çıktı, odasına gitti. Biraz sonra bir baktım iki tane cephane sandığını muhafız alayı erleri getirip kütüphaneye koyuverdiler ve gittiler. Ne olduğunu anlamadım, bakıp dururken Atatürk içeri geldi, benim şaşkın şaşkın baktığımı görünce, 'Ne o Nuri oğlum, şaşırdın değil mi? Şaşırma, şaşırma, SAVAŞTA BUNLARLA CEPHANE TAŞIDIK, SEN O ZAMANLAR ÇOCUKTUN, BİLEMEZSİN, BU SANDIKLAR BENİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİDİR. ŞİMDİ O SAVAŞ BİTTİ, YENİ BİR SAVAŞIMIZ BAŞLIYOR. O DA KÜLTÜR VE SANAT SAVAŞIMIZDIR VE OKUMAKLA, KİTAPLA OLUR; İŞTE ŞİMDİ CEPHANE TAŞIDIĞIMIZ O SANDIKLARA KİTAPLARIMI KOY, BU SANDIKLARLA TAŞINSIN, CEPHANENİN YERİNİ ARTIK KİTAPLAR ALSIN' dedi. Ne şaşırmıştım. Bu ne biçim bir kitap sevgisi, ne ulvi bir düşünceydi. O zaten hiçbirimizin, hiç kimsenin aklına, hayaline dahi gelemeyecek fikirleri üreten bir dahiydi.
Hiçbir an'ını tanımlamaya kalkmadan Kısacık ömürler biçiyoruz kendimize Sonra yolculuklara çıkıyoruz, bir kentten Ötekine giderken özlüyoruz bir başkasını
Reklam
Allah ŞAHADETLERİNİ kabul etsin.
MEKANLARI CENNET OLSUN 2015-2016-2017 YILI TEMMUZ AYINDAN BERİ 1170 VATAN EVLADI ŞEHADETE ERDİ 1-ŞEHİT POLİS MEMURU BÜNYAMİN TORĞUT 2-ŞEHİT POLİS MEMURU OKAN ACAR 3-ŞEHİT POLİS MEMURU FEYYAZ YUMUŞAK 4-ŞEHİT UZMAN ONBAŞI MÜSELLİM ÜNAL 5-ŞEHİT ASTSUBAY MEHMET YALÇIN NANE 6-ŞEHİT POLİS MEMURU TANSU AYDIN 7-ŞEHİT ASTSUBAY İSMAİL YAVUZ 8-ŞEHİT UZMAN
Buruk.
Seni, sen giderken gelen yağmurlara emanet ettim. O çok sevdiğin kır çiçeklerine, vazgeçerek sonbahardan. Seni taze ilk baharlara emanet ettim. Seni çıkmaz sokaklardan, uzun yollara. Karanlıktan, aydınlığa emanet ettim. Derinlerden bulutlara, siyahlardan beyazlara emanet ettim. Tüm yazgıları silip ellerimle, seni başka bir kadere emanet ettim. Seni kendimden sakınıp, bir başka kalbe emanet ettim. Seni bir felaketten esirgeyip, bir umuda emanet ettim.🍁
Sen küsüp giderken bir çift sözüme Sessizce karşıma çıktı yalnızlık.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.