"Dudaklarımı hissetmek ister misin Bronz?" "O dudaklardan nefret ediyorum," "Şşş." "Nefret etmiyorsun sadece kendini kandırıyorsun." "Dudakların bana kıyamet," "Dudakların yalnızca yalan söylüyor ve hiçbir zaman bana ait olmayacak." "Bunu öpmeden bilemezsin." "İlk günahız biz. Sen dokunulması gereken o meyvesin... Ama nasıl dokunmak istiyorum biliyor musun?" "İlk günah," "Belki de o ilk günahı işlemeliyiz, Bronz."
Sayfa 347 - RenKitabı okuyor
Haydi söyle çalardı o yolda... Koşar adım sana gelmek isterdim bir bir anlatmak isterdim, anlatmanı isterdim nedenlerini... Dinlerdim biliyor musun? Anlardım da... Ama sen cevapsız sorularla,kocaman kalp kırıklıklarıyla bırakıp gittin yine... Su vermediğin çiçeği açmadı diye suçlayamazsın. Sen yoktun yanımda ben bir sana ihtiyaç duydum bir sen yoktun. Bazı soruların cevabı evet değildi... Ve ben şimdi herkese ve her şeye rağmen hayır diyorum... Anlamıyorsun,anlamayacaksın. Sen içimdeki umudu tükettin çünkü... Affedilemeyecek şeyler yaptın... İçim doldu yine ama yine sana ağlıyorum.
Reklam
"Birbirimize bağırmaya başladıysak ve gerçek düşüncelerimizi söylüyorsak eğer şunu dinle Nova." Bana doğru bir adım attı ve yukarıdan bakmaya başladı. "Ne düşünüyorum biliyor musun? Bütün iyi anlarda yanında benim de olduğumu düşlüyorsun, senin güzel düşler baloncuğunda herkes bir arada. Hava Krallığı ile dostluğunuz daimi, içinde bir yerde Ayzer ile bile işleri yoluna sokacağını umut ediyorsun ve işte ben de orada bir yerdeyim. Ama anlıyor musun? Ben de orada bir yerdeyim. Herkesle birlikte." Dudaklarından önce gözleri karanlık gerçeklerini yüzüme vurdu. "Ama işlerin kötü gideceğini hiç düşünmüyorsun. Belki de korktuğun için ama etrafına bak, burada işler her zaman kötü gitti. Ve işler yine kötü gittiğinde sen nerede duracaksın?" Sorusu kelimeler tarafından beni yalnız bıraktı. O yol ayrımına hiç varamayacağıma ikna etmiştim kendimi. "Daha da önemlisi ben nerede olacağım sanıyorsun?" Ses tonu zayıfladı ve dudakları acı dolu bir gülümsemeyle kıvrıldı. "Benimle ateşe yürümekten bahsediyorsun, sen ateşe yaklaşamazsın bile."
Sayfa 145 - DarenKitabı okuyor
200 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 11 hours
SÖYLEME BİLMESİNLER-ŞERMİN YAŞAR,200 sayfa Belki uzun bir inceleme oldu ama kitap o kadar güzel ki ,insan kendini durduramıyor yazmak için. Şermin Yaşar hep merak ettiğim ama bir türlü tanışma fırsatı bulamadığım bir yazardı.Öyle bir kitapla tanıştım ki kendisiyle,ben ne okudum dedim.İlk başlarda Ayfer Tunç okuyorum sandım,meşhur üçleme kitabı
Söyleme Bilmesinler
Söyleme BilmesinlerŞermin Yaşar · Doğan Kitap · 20234,912 okunma
Kadınlar, Gezegenler Ve Cüceler Sigaramı kendim yakabilirim bayım; sen bana kendi ellerinle kahve pişiremeyeceğine göre yemişim senin centilmenliğini! Taksiye binişimde kapıyı açman beyefendi yapmıyor seni kuzum; “paramızı biriktirip bir pikap alalım, sevdiğimiz şarkıları plaklardan dinleyelim” dediğimde, “siz kadınlar böyle boş şeylere
246 syf.
·
Not rated
İmanın ötesinde yalnızca küfür, İslam'ın ötesinde sadece cahiliye vardır, Hakikatin ötesi de delalettir. Bir şey İslami değilse cahilîdir.. Seyyid Kutub 1906-1966 yılları arasında Mısır'da yaşamış düşünce ve aksiyon adamıdır. Çoğunlukla İslâmî ve siyasî hareketler içerisinde, özellikle de İhvân-ı Müslimîn teşkilâtının aktif
Yoldaki İşaretler
Yoldaki İşaretlerSeyyid Kutub · Beka Yayınları · 20144,901 okunma
Reklam
"Sana hiçbir zaman ulaşamadım" dedi Giovanni. "Hiçbir zaman gerçek anlamda burada olmadın sen. Sanırım bana hiçbir zaman yalan söylemedin ama asla gerçekleri anlatmadığını da biliyorum,neden? Bazen tüm gün boyunca burada kalır, bir şeyler okur, pencereyi açar, yemek pişirirdin - seni seyrederdim - ve sen hiçbir şey söylemezdin. Bana bakmana rağmen sanki görmezdin beni. Üstelik de ben bütün gün, gün boyu bu odayı senin için düzenlemeye çalışıp dururken. Biliyor musun sen kötü bir insansın, bazen bana gülümsemenden nefret ettim. Seni boğmak istedim o anlarda. Bir yerini kanatmak istedim. Bana herkese gülümsediğin gibi gülümsedin, bana herkese anlattıklarını anlattın - ve tüm anlattıkların da yalan. Ne gizliyorsun sen? Senin kollarındayken senin hiç kimseyi sevmediğini bilmediğimi mi sanıyorsun? Hiç kimseyi. Ya da herkesi - ama beni değil! Senin için hiçbir anlamım yok, hiç." Yeniden ağlamaya başladı. Göz pınarlarından sıcak gözyaşlarının süzülüp, kirli yastığa düştüğünü görüyordum. "Eğer beni sevmezsen, buna katlanamam, ölürüm. Sen gelmeden önce zaten ölmek istiyordum. Sana bunu bir çok kez anlattım. Zalimlik bu yaptığın, ölümümü daha çok zorlaştırmak için beni yaşama bağlamak."
Hani bazen durup dururken ansızın bir sevinç sarar ya içimizi; derinden çok derinden bir an için de olsa yaşadığımıza memnun olur, yarına umutla bakarız ya! O an bize bütün kötülükleri, acıları unutturuverir. Kendimizi bir çocuk kadar kaygılardan uzak hissederiz. İşte sen o ansın benim için. En güçlü, en mutlu olduğum ansın. En harikulade ansın anlıyor musun?
Sayfa 231 - Mihriban'a Mektuplar - Yağmur AltındaKitabı okuyor
Her şeyden evvel kendi hayatın?
Fakat sen her şeyden evvel kendi hayatını düşünmekle yükümlüsün. Bak, bugün ne yapacağım bilmiyorsun. Evde bir annen var ki tek ümidi senden ibaret, bir eviniz var ki küçük bir tedbir noksanıyla elinizden gidebilecek, o herife kaptırdığın makineler var ki kurtarmak lazım, bunlardan sonra fakat hepsinden mühim olarak sen varsın ... Bak, yine yüzüme artık yaşamaktan vazgeçmiş bir adam gibi bakıyorsun,biraz kendini silk, biraz damarlarında kanının dolaştığını duy, gerçekten, hayattan vazgeçecek kadar ümitsiz, hülyasız mısın? Artık bu toprak parçasının üzerinde görülecek işin kalmamış olduğuna ciddi bir kanaatle hükmediyor musun?
Sayfa 217 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Çeviri: Ali Faruk Ersöz, 3. BasımKitabı okuyor
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.