İlâcın acılığı kesindir. Ama şifâ vermesi şüphelidir. Buna rağmen ilâci içersin. Nitekim deniz yolculuğunun tehlikesi kesindir, bu tehlike her an doğabilir. Ama ticaretten kår edilmesi şüphelidir. Buna rağmen ticaret yapılır. Eğer bir kişi susuzluk halinde sana:
- Bu suyu içme! Yılan o kaba başını sokmuştur! dese, bu an su içmenin lezzeti kesin, zehir ise şüpheli olduğu halde sen niçin o suyu içmekten çekinir, kaçınırsın?.
Eğer bu kişi:
-- Bu nesneler işlenirse bunların ziyanı büyüktür. Şayet zehir haberi doğru olursa ölüme yol açar, ona ise sabreylemek olmaz! derse biz de ona şöyle cevap veririz:
- Artık bunun gibi dünyanın tadı, lezzeti de yüz yıldan fazla değildir. O yüz yıl da geçerse sanki rüya gibi olur.
Âhiret ise ebedidir. Eğer âhiret yalan olsa sen şöyle birkaç gün şfu dünyada yokmuşsun san! Nitekim ezelde yoktun ebedde de olmayasın! Ähiret gerçek olursa, ebedî azaptan kurtulmuş olursun.
Bu yardım Hazret-i Ali (Allah onun yüzünü kerîm kılsın). Efendimizdendir ki, âhireti inkâr eden bir mülhide, şöyle dedi:
Eğer senin dediğin gibi ise, hepimiz kurtuluruz. Yok, eğer iş dediğin gibi olmazsa biz kurtuluruz. Sen ise kurtulamazsın!
Soğuktu yeşillerim
Soğuktu temmuzlarım en bayram gülmelerimde bile
Kar yağardı sabah çaylarıma -- sen yoktun
Sofralarda ekmek diye öpülürdü altın dişleri ölülerin..
Adını söyletmiyorlardı olum gibi özlenen şeyin -- Sen yoktun
Bütün dillerde sana varmak..
"Zaman, eti kemik geçmiyordu artık, rüyalara yüz vermiyordu nicedir, büyümek hem büyülü hem buhranlı bir şeymiş meğer.Bulutu gördün mü yağmura hazırlanmak demekmiş, kaçışlara açılan bir saçak altı, yolculamalara hazır bir durakmış.Ne ki yetmedi bildiklerim gördüklerime, her türlü ıssızlıkta ıslanmayı seçmiştim bir kere.Bu kez son demek, bir