Her gün doğumunda, senden kaçarak uyanıyorum, Sonra bir şarkı duyuyorum, Genç bir kızın dudaklarında ve yine sana dönüyorum. “sen olmasan ben solarım”
Tam her şeyimi kaybettim, eski neşemi geri getiremem artık derken sen geldin. Öyle bir andı ki o. Başlarda yine temkinliydim. Canım çok yanmıştı belli ki. Bir çöküş daha kaldıramazdı kalbim. Ama sonra... bir insana çevirdin ki beni. İçimde baharlar açtırdın. Gülmeyi unutmuştum ben senden önce. Şimdi dört bir yanımda güller açıyor. Çocukluğumu geri getirdin sen bana. Yaralı, acılı anlarımı iyileştirmeye başladın. Sevmenin ne demek olduğunu gösterdin. Güvenin nasıl bir his olduğunu hissettirdin. Söyle şimdi böyle birini insan nasıl kaybetmekten korkmaz?
Reklam
XC Hemen nefret et benden nefret etmek istersen, Tam şimdi, dikilirken dünya benim karşıma; Beni ezmek isteyen talihe destek ol sen, Ben yere yıkıldıktan sonra artık hiç vurma. Ah, yapma, son bulunca üzüntüsü gönlümün; Üstesinden gelmiştim, bıçak vurma yarama, Fırtınalı geceyi izleyen yağmurlu gün Gibi üstüme çökme, zaferi oyalama. Son bırakan sen olma beni bırakacaksan, Kıymadan bana başka nice bücür üzüntü, Sen başlangıçta gel ki tadayım ta en baştan Şu talihin gücünde her ne varsa en kötü. Şimdi yaman görünen başka ufacık dertler Senden yoksun kalışım yanında hiçe iner.
Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini Ormanların en kuytusunu sende görmekteyim Senden kopardım çiçeklerin en solmazını Toprakların en bereketlisini sende sürdüm Sende tattım yemişlerin cümlesini Desem ki sen benim için, Hava kadar lazım, Ekmek kadar
50 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 2 hours
Stefan Zweig-Mecburiyet Yaşar Kemal'in Bir Ada Hikayesi roman serisinden bir sözüyle başlamak istiyorum: "Aah savaş, seni icat eden görmesin cennet. Aaaah, savaş. Şu yeryüzünde canlı koymadı kırdı geçirdi gökteki kuşu, yerdeki börtü böceği, sudaki balığı..." Stefan Zweig savaş karşıtı görüşlerini çoğu kitabında dile getiriyor. Bu kitabı da onlardan birisi. Çok kısa çerezlik olarak nitelendireceğimiz ama etkisi bir o kadar büyük bir kitap. Savaştan kaçıp eşiyle birlikte İsviçre'ye yerleşen Ferdinand'ı sabah uyandığında kapısında bir mektup bekler. Mektupta vatan görevi için ordudan askere çağırılmaktadır. Bir yanda eşi bir yanda vatanı? Böyle bir seçim yapmaya "mecbur" kalır Ferdinand. Hayatta seçimler yapmaya mecbur kalmak, bir şeylerden ödün vermek ne kadar zor bunu anlatır Stefan Zweig. Üstelik bunu bir savaş uğruna yapınca... -Ben özgürlüğümden başka bir şey istemiyorum. -İnsanın kendi iradesine, kendi inancına rağmen onlara hizmet etmesi değil mi, korkunç olan? -Ben de tek bir vazifem olduğunu biliyorum, insan olmak ve çalışmak. -Sen onlar için bir rakamdan, bir sayıdan ibaretsin, bir alet, anlamsızca ve vicdansızca ölüme gönderilen bir askersin yalnızca, oysa benim için kanlı canlı bir insansın, bu nedenle onlara katılmana izin vermeyeceğim. Onlar istedi diye senden vazgeçmeyeceğim. -İnsan kendini kaçak hissettikten sonra hiçbir yerde özgür değildir, içerde ya da dışarda olmuş hiç fark etmez. -Hak! Hukuk! Bugün dünyanın neresinde hak kaldı. İnsanlar onu katletti. Herkesin hakları var, fakat onların, onların gücü var ve bugün güç demek her şey demek.
Mecburiyet
MecburiyetStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202162.3k okunma
- Lütfen sonuna kadar okuyun -
- Bak kızım, ben sana som altından yapılmış bir kaşık hediye etsem, sevinir misin? - Hocam nasıl sevinmem? - Ayrıca bu kaşığın üzerine, dünyanın en mâhir sanatkarları tarafından, süslemeler yapılmış olsa.. Ama bitmedi. Bu kaşığın süslemeleri de dünyanın en değerli mücevherleri ile donatılmış olsa? - Ohoo hocam. Ben sevincimden uçarım! - Peki
Sayfa 117
Reklam
EL James - Özgürlüğün Elli Tonu
İlişkinin sonuç kitabıyla serimize son veriyoruz. Bu hikayenin ve bu ilişkinin temeli olan şehvet hız kesmeden devam ediyor. İnsana “ vay be neler varmış” dedirtiyor. Anastasia en başından beri kırılgan ve duygusal görünse de duruşunu bozmayan, sabırlı, fedakar, cesur, güçlü bir karakter. Christian’ın elinde ise para, hırs, çalışkanlık, netlik…
"İçimde kaybettiğim beni buldun. Senden sonra ben kendimi buldum."
Vay seni vay vaaaaay..
Bir an duraksayıp sonra yanında koşmaya başladım. Bu onunla konuşabilmemin tek yoluydu.
Sayfa 25 - Pegasus YayınlarıKitabı okuyor
Ben senden önce ölmek isterim. Gidenin arkasından gelen gideni bulacak mı zannediyorsun? Ben zannetmiyorum bunu. İyisi mi, beni yaktırırsın, odanda ocağın üstüne korsun içinde bir kavanozun. Kavanoz camdan olsun, şeffaf, beyaz camdan olsun ki içinde beni görebilesin... Fedakârlığımı anlıyorsun: vazgeçtim toprak olmaktan, vazgeçtim çiçek olmaktan senin yanında kalabilmek için. Ve toz oluyorum yaşıyorum yanında senin. Sonra, sen de ölünce kavanozuma gelirsin. Ve orda beraber yaşarız külümün içinde külün, ta ki bir savruk gelin yahut vefasız bir torun bizi ordan atana kadar...
1,000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.