304 syf.
·
Not rated
Momo.. şu sıralar epeyce popüler olan bir kitap. Bu sebepten beklentimi aşağıya çekmeye çalıştım, nitekim harika, dehşet, olağanüstü demeyeceğim. Ancak gerçek. Evet hakiki bir kitap. Bir çocuk kitabı bir masal desem değil, fantastik bir roman desem emin değilim. Herkes okusunluk bir kitap evet! Her anne her baba okumalı, anlatmalı. Her evde olmalı ve her çocuk tanışmalı Momo ile. 1973 yılında yazılıyor kitap, yaklaşık elli sene sonra okuyorum. Evet dedim, evet bu bizim içinde bulunduğumuz çıkmaz. Ama bakın, elli sene önce söylenmiş bugün bu çıkmazdakiler. Teknoliji çağından önce ki o zaman ile günümüz arasında dahi ciddi bir fark var iken eskinin, üretkenliğin, samimiyetin güzelliği işleniyor. Dostluk kavramı sıkı sıkıya anlatılırken, konuşarak halledilir diyor yazar. Elbette iyi de bir dinleyici olmak gerekir. Kapitalist sisteme dem vuruyor daha o zamandan, çok ve en hırsı ile asık suratlı robotlara nasıl dönüşüyoruz anlatıyor. Grinin belirsiz ve soğuk hâlini vurguluyor. Zaman, en önemlisi zaman. Hayır zamanım yok değil. Zamanımızı boş şeylere harcamayalım derken insanlıktan nasıl koptuk onu anlatıyor. Çok çalışayım, çok kazanayım, cool olayım, lüks yaşayayım... Niçin? Uyanmanızı sağlayacak, zamanım yok diyenlerimizin önüne gerçekleri serecek bir kitap. Tabii okumaya vaktiniz var ise :)
Momo
Momo
Michael Ende
Michael Ende
Momo
MomoMichael Ende · Pegasus Yayınları · 201766.1k okunma
320 syf.
·
Not rated
28 Eylül 1932 tarihinde Santiago' nun Lonquen köyünde dünyaya gelir Victor Jara...Zamanla annesinden ,Şili halk şarkılarını ve gitar çalmayı öğrenir,kilise korosuna katılarak kendini bu yönde daha da geliştirir. Eğitim alanı olarak ise tiyatroyu seçer,iyi bir oyuncu ve yönetmen olur ancak sahnelerde 300-400 kişiye sesini duyurmaktansa,müzik
Yarım Kalan Şarkı
Yarım Kalan ŞarkıVictor Jara · Versus · 201022 okunma
Reklam
299 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 7 days
Uzun bir zamandır sürekli roman okuyordum. Bu sene , biraz farklı türler okuma kararı alarak listeme bazı tarihi kitaplar ekledim . Bu kitaplardan biri "Boğaziçi Üniversitesi'nde öğretim üyesi olan , 1973 yılında Robert Koleji'nden mezun olduktan sonra İngiltere'ye giderek, Cambridge'de İktisat ve Tarih Fakültelerini bitiren Mim Kemal Ökenin Saraydaki Casus kitabıydı. Macar Asıllı bir Musevi olan Vamberinin bir ingiliz ajanı mı, Filistine yerleşmek isteyen Musevilerin bir ajanı mı yoksa Türkiye sevdalısı bir Türkoloj mu olduğu tartışılır ama oldukça ilginç bir hayatı olan Vamberinin hayatının büyük bir çoğu İstanbul, budapeşte ve Londra üçgeninde geçmiştir. Abdulhamidin İngiltere ile ilişkileri düzeltmek adına sürekli iletişim halinde olduğu Vambery aynı zamanında resmi bir ingiliz ajanı olup ölene kadar Padişah ve imparatorluk adına İngiltereye 76 tane mektup yazmıştır... Vamberi her ne kadar ingilizlere imapartorluk ile ilgili çok bilgi sızdırsana uluslararası mecradaki ünü sayesinde yazmış olduğu yazılar sayesinde ülkeyi de savunduğu olmuştur. Ermeni meselesi hakkında inglizler ile aynı fikirde olmayan Vamberi ermenileri şımarık, kavgacı ve yağmacı olarak nitelemektedir. Keyifle okuyabileceğiniz bir eser. Kitapla kalın
Saraydaki Casus
Saraydaki CasusMim Kemâl Öke · İrfan Yayıncılık · 2013135 okunma
Çok güzel
Ben küçükken düşmüşüz gurbetin yollarına, Sene 1973, hayal meyal aklımda. Kardeşim Ali yeni doğmuştu, Minicik bir bebekti kundakta. Ve ağlayışları ve ağlayışları, Sanki isyandı gurbet ocağına..
Kadınlar konusuyorlardı: “Sabaha çıkmaz, ölür. Bu çocuklar ne olacak?” Evet, biz ne olacaktık. Bugün 28 Mart 1973. Kaç sene olmus anam öleli. Demek 45 yıl olmus. 41 yasındaydı rahmetli. Sağ olsaydı 86 yasında olacaktı. Çok mu? Daha saçlarında bir tane ak yoktu. Benim güzel anam, neseli, kalender, çalıskan anam. Anam veremden uzun zamandır yatıyordu. Verem anama ayrı bir güzellik vermisti. Beyaz arı-duru bir renge bürünmüstü. Yanaklarında hafif pembelik vardır. Gözleri, ah gözleri… gözlerinin içi gülerdi anamın. Ah o ana gözler… bizlere, evlatlarına bakarken gülen gözleri” (Türk Edebiyatı: S.133, s.16).
Osman Yüksel’in annesi Emine Hanım, 28 Mart 1928 tarihinde veremden vefat etti. Osman Yüksel 11 yasında iken annesinin ölümü üzerine çok ağlamıstır. Annesinin vefatından 45 yıl sonra günlüğünde yazdığı yazı, annesine olan bağlılığını göstermektedir: “Anam Seninle Bulusabilecek miyiz? (28 Mart 1973) 1928’in 28 Mart Salı günü zavallı anacığım ölmüstü. Yukarı mutbahta ocakta ates yanıyordu. Ben ocağın basında kıvrılmıs uyur gibi yapıyor, yatıyordum. Anam asağı odada babamın odasında zekârat çekiyordu. Kadınlar konusuyorlardı: “Sabaha çıkmaz, ölür. Bu çocuklar ne olacak?” Evet, biz ne olacaktık. Bugün 28 Mart 1973. Kaç sene olmus anam öleli. Demek 45 yıl olmus. 41 yasındaydı rahmetli. Sağ olsaydı 86 yasında olacaktı. Çok mu? Daha saçlarında bir tane ak yoktu. Benim güzel anam, neseli, kalender, çalıskan anam. Anam veremden uzun zamandır yatıyordu. Verem anama ayrı bir güzellik vermisti. Beyaz arı-duru bir renge bürünmüstü. Yanaklarında hafif pembelik vardır. Gözleri, ah gözleri… gözlerinin içi gülerdi anamın. Ah o ana gözler… bizlere, evlatlarına bakarken gülen gözleri” (Türk Edebiyatı: S.133, s.16).
Reklam
144 syf.
10/10 puan verdi
Çoklar Sokağında Bir Yalnız
“hep kurşunlamışlar yalnızlığı çoklar sokağında herkesler var olmuş bir sen ben ölmüşüm ölmüşlük ne ki yaşanmamış mutluluklarda ölmüştük ne ki tutkusuz yaşamlarda” 5 Mayıs 1973 yılında Ankara/Kızılay’da henüz 25’inde gencecik bir fidan düşer yere, kimsesizdir, bir başına. Çoklar sokağında bir yalnızdır, ölümünü bekler öylece. Yeğeni şöyle der
Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası
Sakalsız Bir Oğlanın TragedyasıArkadaş Zekai Özger · Ve Yayınevi · 2019920 okunma
Gülerken ağlayanım, ağlarken gülenim Varlığım, nedenim, alınyazım benim Elbette ağlamayacaksın Çünkü sonsuzluklar Sonsuz sevenler içindir Çünkü ölüm Sevmeyi ve ölmeyi bilenler içindir.” Ümit Yaşar Oğuzcan, kendi tasviriyle “aşkın ve ölümün şairi”… Hüzün dolu bir yaşam boyu ölüme hasret çekmiş, çaresiz bir melankolik… Hayatı boyunca
138 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.