Ali Özcan

0.0/10
0 People
6
Reads
2
Likes
567
Views

About

Title:
Akademisyen, Gazeteci, Yazar

Readers

2 readers liked.
6 readers read.
1 readers will read.
Reklam

Quotes

See All
Osman Yüksel, çocukluklarında babasının aksamları evlerinde bütün evlatlarını etrafına toplayarak Muhiddin-i Arabi, Đmam-ı Gazali, Hasan-ı Basri, Beyazıd-ı Bestami gibi Đslam âlimlerinin eserlerinden pasajlar okuduğunu ifade etmektedir. Đnanç yüklü bu babanın evlatlarının yetismesi için gerçeklestirdiği samimi çırpınıslar, ilerde meyvelerini fazlasıyla verecektir. En büyük oğlu Esat Yüksel, Diyanet Đsleri Baskanlığı’nda görevli olarak ülkesine hizmet edecek ve oradan emekliliğe ayrılacaktır. Đkinci oğlu Hasan Selami Yüksel, hukukçu olacak ve devletin önemli kademelerinde görev alacaktır. Osman Zeki Yüksel de Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nin Felsefe bölümüne girecek, ancak siyasi sebeplerden dolayı okulu bitirmemesine rağmen, yasamı boyunca birçok basarının altına imza atarak ailenin artı hanesinde yerini alacaktır. Küçük kardesi Müstecabi Yüksel ise doktor olarak yasamını sürdürecektir (Yılmaz: 2001,19).
Ta küçüklüğümden beri kafama yerleşmiş bir peygamber sözü vardır. ‘Ey insan, nerede bir kötülük görürsen onu elinle önlemeye çalışacaksın, elinle önleyemezsen dilinle, dilinle de önleyemezsen kalbinle takbih edeceksin!’ Bu mukaddes söz, benim alnıma bir mukedderat çizgisi gibi hak edilmişti. Söylediklerim, yazdıklarım hakikatın ta kendisidirler. Onlar müdafaa istemeyen, çıplak yalınkılıç hakikatlardır. Benim burada yapacağım iş bu hakikatlere tercüman olmaktan ibarettir. Ben bir vasıtayım. Hak ve hakikat olan O’dur. Şimdiye kadar vicdanımı kötüye kullanmadım. Bundan böyle de kullanmayacağım. Size hadiseleri bir fotoğraf makinesi sadakatiyle perde perde, sahne sahne göstereceğim. Seyredeceğiniz manzaralar iç açıcı manzaralar değildir. Bazen tiksindirici, bazan azap verici, hüzün verici ve ekseriya düşündürücü olacaktır. Bu sahne, perde perde değişen manzaralar içinde değişmeyen bir şey var: hakikat.
Reklam
Millî menfaatlere ben mi zarar veriyorum? Ayasofya’nın tekrar cami haline getirilmesinde, benim ne gibi hususi maksadım, menfaatlerim olabilir? Ayasofya’yı ben kiraya mı vereceğim? Yoksa, cami haline sokup imam mı olacağım? Beni bu yazıdan dolayı Türk savcıları değil, Yunan savcıları itham etsin!!!
Basın hürriyetinin olmadığı yerde insanın hak ve hürriyetlerini savunmasına da imkan yoktur (Tutar, 1993: 64). Ortaya çıkışından itibaren basın siyasi otoriteler tarafından her zaman kontrol altında tutulmak istenmiştir. Bunun yanında zaman zaman da basın kuruluşları siyasi iktidarları etkisi altına almaya çalışmıştır. Basın ve iktidarın sürekli olarak ilişki içerisinde bulunduğu bu ortam beraberinde basın özgürlüğü ve sansür sorunsalını ortaya çıkarmıştır. Yıllardır basın camiasında tartışılan en önemli konuların başında da basın özgürlüğü ve uygulanan sansürler gelmiştir. Siyasi iktidarlara karşı basın kuruluşlarının bir çoğu milletin sesi olma özelliğinden vazgeçmiştir. Yani iktidarın baskılarına boyun eğmenin ötesinde iktidarın imkanlarından nemalanmanın gayreti içinde olmuşlardır. Bu durum beraberinde basın kuruluşlarının Althusser’in deyimiyle ‘devletin ideolojik aygıtları’ olmasına neden olmaktadır (Althusser, 2003: 169). Baskılara boyun eğmeyerek devletin ideolojik aygıtı olmayan basın kuruluşları ise çok nadirdir. Bu yönde yayın yapan gazete ve dergiler yıllar boyunca her türlü baskılara maruz kalmış, doğrudan ve dolaylı olarak ifade edebileceğimiz sansüre uğramış, gazete ve dergiler kapatılıp toplatılırken, sahibi de mahkemeye verilerek tutuklatılmıştır. Hatta bir dönem bu yollarla susturulamayan gazete ve dergi sahiplerine karşı kesin sansür olarak ifade ettiğimiz öldürme yoluna da gidilmiştir.
"Teknolojik pratiklere yönelimin arka planında nitelikli bir şekilde değerlendirilmeyen boş zamanların olduğu görülecektir. Bu boşlukları doldurmadan kolay oyalanma imkanlarından vazgeçmek mümkün değildir. Bu yüzden dijital temizlik için öncelikle bireyin/toplumun boş zamanlarını yüksek kaliteli faaliyetlerle doldurmaya başlaması gerekmektedir..."

Updates

See All
Henüz kayıt yok

Comments and Reviews

See All
Reklam
200 syf.
·
Not rated
Bu kitabı da yaklaşık 10 sene önce okumuştum. O zamanlar meseleleri daha ateşli bir şekilde ele alıyor, okurken de bazı şeyleri gözüm görmüyordu. Daha dikkatli okumak adına geçen sene tekrar okuma kararı aldığım Serdengeçti dergisine dair yazılan bu araştırma inceleme eserini de bugün itibariyle bitirmiş oldum. Osman Yüksel Serdengeçti hissi olduğu kadar hasbi bir adam da. Menfaat ilişkisi, çıkar için bozgunculuk körüklemesi vesaire yapmaz. İnandığını söyler, yazar. Ha bazı konularda bilgisiz bırakılmıştır, inandığı değerler uğrunda mücadele etmekten eser vermeye yeteri kadar vakit bulamamıştır, eksiklik denirse böyle bir eksikliği var. Onun haricinde dergisini çıkarırken yaşadığı zorluklar o dönemin aydın tabakası için bir umuma mal olma hali... Ayrıca eleştirdiği ve sevmediği Marko Paşa!yı okudukları hatta bazı yerlerde birbirlerinden esinlendiklerini de tekraren görmüş oldum. Fikir sahibi olmak güzel ama esiri olanlar bazen bu etkileşimleri göremeyebiliyor. Ali Özcan'a gelince daha iyi bir eser ortaya koyabilirmiş, biraz ısmarlama bir tez olmuş bu, birileri istemiş ve yazmış gibi bir intiba edindim zaten sonra gazeteciliği bırakıp direkt akademisyenliğe adım atmış olması da şüphelerimi bir kat daha artırdı. Menfaatsiz yaşayan bir adamı menfaat temini için tezleştirmişlerse yazık olsun değilse bizim ayıbımız olsun.
Osman Yüksel ve Serdengeçti Dergisi
Osman Yüksel ve Serdengeçti DergisiAli Özcan · Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları · 20102 okunma