Yönetmen Ertem Eğilmez bütün Arzu Film ekibini gazinoya davet etti. Bebek Belediye Gazinosu'nda Hülya Koçyiğit'i dinleyecektik. Hazırlandım, heyecanla bekliyordum. Şener Şen'le O birlikte geldi. Setten geliyorlardı. İkisi de berbat bir haldeydi. Başlarından aşağıya çorba dökülmüş, biraz silmişler ama saçlarında, kaşlarında kurumuş mercimekler vardı. Duş almak istediler, su kesikti. Çok az su vardı. Bir çaydanlık Şener'e, bir çaydanlık O'na… Gazinoya gittik. Bir yanımda Şener, bir yanımda O, oturduk. İkisi de çok neşeliydi, kulaklarındaki, enselerindeki kurumuş mercimeklere rağmen. Kimseye belli etmeden gördükçe alıyordum ama neşemizden bir şey kaybetmiyorduk.
Hamileydim! Doktor, "Sen nerede yaşıyorsun? Rutubetten uzak durmalısın" diye uyarınca Şişli'deki evden taşınmamız gerekti. Ama bu maddi bakımdan imkânsızdı. İlk evimiz zorluklarına rağmen bize saray gibi geliyordu. O, sabah çok erken gidiyordu, öğlene kadar acıkmasın diye kahvaltıda gözleme yapıyordum. Sette bu duyulunca oyuncu arkadaşları Ergin Orbey, Dinçer Çekmez de kahvaltıya gelmeye başladılar. O kadar keyifli sabahlardı ki… Yemek davetlerimiz ancak gece geç saatlerde oluyordu. En çok balık yapıyorduk. Metin Akpınar, Zeki Alasya, Devekuşu Kabare'nin piyanisti Rupen oyundan sonra balık salata yemeye gelenler arasındaydı. Jale-Şevket Altuğ, Şener Şen birlikte olmaktan zevk aldığımız arkadaşlarımızdı. Sabahlara kadar şarkılar, sohbetler…