Güzel anılarımın olmamasına değil, olmayacağına içerliyorum..
Hani hiç doğmadan ölenler var.. Akıllarımız da zihinlerimizde esamesi dahi kalmayan.. Doğarken ölenler var.. Yerine yeni çocukla tesellisi bulunan.. Yaşayıp ölenler ne bahtiyarlar değil mi? Ah bir de yaşarken ölenler var.. Yani yaşam boyu ölenler.. İşte ölüm ne büyük bir kurtuluştur onlar için.. Sadece Allah'ın bildiği hayatları.. Sadece
Yurdumuzda aydınlığa karşı güçlü bir direnme vardir. Bunlar, ortaya Atatürk gibi güçlü adamlar çıkınca sinsi sinsi yatıp uyur görünse de, buldukları ilk fırsatta başlarını delikle rinden çıkarırlar. Anlattım: Halkevleri'ni, Halkodalanı'nı öyle kolayca kapatıverdiler! Hele Köy Enstitüleri'ni... Rahmetli mail Hakkı Tonguç'u
Reklam
Türkiye deyince, yüreklerini çıkarıp vermek isterler...
Kirov'un heykeli, Bakü'yü, yüksek bir tepeden, çok mağrur bir yüzle süzüyor veya gözetliyor gibiydi. Kaidesiyle birlikte 8- 10 metreye uzanan bir boyu vardı. Sırf konuşmuş olmak için sordum: -Kimindi bu heykel Murtaza kardeş? -Kirov'un! -Kirov Rus değil miydi? -Beli Rus'du. -Peki, ama bir Rus'un heykeli Baku'de ne
Senin için ne demediler ki, Zor dediler, Uçurumlarda açan zambak o, Ulaşılmaz dediler, Gülüşleri umarsız, Biraz çingene, Az deli dolu dediler, Ferhat aklıma geldi,
Yılbaşı Çavuşu.
"Çocukluğumun geçtiği küçük ilçemizde genel olarak mutlu bir yaşantımız vardı. Öyle ya; ülkemiz bir cihan savaşı geçirmişti, savaşta başarılı olmuş, düşmanları yurdumuzdan dışarı atmış, bağımsızlığımızı korumuştuk. Cihan Savaşından çıkalı hemen hemen 10-15 yıl geçmişti. Savaş bizleri yoksul ama gururlu bırakmıştı. Belki inanılmaz ama babası
Eski silah arkadaşlarım da, bir akşam beni meyhanede yıllar sonra karşılarında görünce, önce sevinir gibi oldular. Masada biraz daha toparlanıp bana bir bir yer açtılar. Sonra hemen alıştılar varlığıma: Sanki terhis olmuşum da albayım, askere ilk gittiğim gün, filan meyhanede iki yıl sonra buluşalım diye verdiğim bir sözü tutuyorum. İşte o
Reklam
25 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.