-Kızıyor musun bana?
-Çok!!!
- Bilmediğin şeyler var. Anlatırsam, hak verirsin belki.
- Hak vermem!!! Dedem gözlerimin önünde şu an. O hep sana hasret duyarak yaşadı... Onunla aranızda bitmeyen bir garazın savaşı varsa, bil ki o savaşın yıkılan harabesi altında annemle ben kaldım.
Sesi ağlamaklıydı. O da erimişti duygularının pençesine düşüp:
- O acımasız terk edilişin arasında, anamla benim ne günahımız vardı, bunun izahını yapabilecek misin baba? Bir canavar vicdanı oluşturup ona tutundum yaşamak için... Ne zaman çocuğunun elinden tutup yürüyen bir baba oğul görsem, her defasında öldüm. Düşman kesildim ömrümce öylesi bir manzaraya... "Baba" diye seslenen çocuklara düşman kesildim. İşte o zamanlar sana hep kızdım...
Çocukluğumu hiç yaşayamadım ben... Bazen içim ezilir bir haksızlığın karşısında ve bazen taş kesilir kalbim, acımam kimseye.
Bu sebeple çokları, "dengesiz" derler... Bana bıraktığın en büyük miras, acımayı unutmam oldu. Yüreğimde hasretini duyup yollarına baktıkça, benim de vicdanım tutuldu tıpkı senin gibi.
Taş kesilen yüreğimin duyarsızlığında işlediğim bütün günahlarımın sebebi sensin. Yalnız bıraktın bizi.
Düşünebiliyor musun baba, her akşam yatmazdan önce anneme yalvarırdım, "Anne başımı dizlerine koy ve içinde baba olan bir hikâye anlat bana" diye. Kırmazdı, mutlaka bir hikâye bulur, anlatırdı.
yanlış bir hayalin şehrinde kaldım
sevdiği ben değilim anlatamam
o aşk bu değildi tasarladığım
büyük bir tenhalık nasıl korkmam
korkularım bir canavar doğurdu
yanlış bir hayalin şehrinde kaldım
sevdiği ben değilim anlatamam
o aşk bu değildi tasarladığım
büyük bir tenhalık nasıl korkmam
korkularım bir canavar doğurdu
yanlış bir hayalin şehrinde kaldım
sevdiği ben değilim anlatamam
o aşk bu değildi tasarladığım
büyük bir tenhalık nasıl korkmam
korkularım bir canavar doğurdu
Sayfa 43 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
yanlış bir hayalin şehrinde kaldım
sevdiği ben değilim anlatamam
o aşk bu değildi tasarladığım
büyük bir tenhalık nasıl korkmam
korkularım bir canavar doğurdu
Fantastik ya da başka kültüre ait kitaplar yazan vasat yazarların çoğunun tutulduğu bir hastalık var. Adı da "Araştırdığım bütün yabancı kelimeleri ve karakterlerin yüzde yetmişini size ilk beş sayfada öğretip her şeyi karman çorman edeceğim. Kitaptan tiksinip okumak için kendinizle savaşacaksınız." Hele bir de bu kitaptaki gibi
Ben fukarayı severim, dersin kendi kendine, yalandır. Kendin de inanmazsın. Hangi fukarayı, nasıl fukarayı? Bu canavar gibi dilenci kadını mı? Bu arsız, edepsiz, huysuz çocuğu mu? Bu iki paralık adamın önünde secdeye varan balıkçıyı mı? Yoksa köşe başında oturup çürüklerini; yüzünden açlığı, kimsesizliği, hafifçe deliliği, dünyadan bıkkınlığı akan adama yutturan külhanbeyi kestaneciyi mi?
Kimdir şu sevdiğin insan? Anladık fakir, kimsesiz, bahtsız... Ama kim?
Kim olacak? Sensin.
"Artık karanlıktan korkmuyorum."
"Tabii ki korkmazsın,"
"Ürkütücü olan karanlık değil, orada karşına çıkma ihtimali olan şey. Artık karanlıktan korkmuyorsun, Ignazio, çünkü karanlık sensin. Karanlıkta ürkütücü olan sensin."
yanlış bir hayalin şehrinde kaldım
sevdiği ben değilim anlatamam
o aşk bu değildi tasarladığım
büyük bir tenhalık nasıl korkmam
korkularım bir canavar doğurdu
Sayfa 47 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu