Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sergen YOKUŞ

Sergen YOKUŞ
@sergenyokus
Sıkı Okur
Öğretmen
İngiliz Dili ve Edebiyatı lisans ve yüksek lisans
Kars
17 Ekim 1996
35 okur puanı
Kasım 2023 tarihinde katıldı
384 syf.
·
Puan vermedi
·
21 günde okudu
Eser, futbol kültürü konusunda bir nevi bir kült haline dönmüş bir araştırma, gazetecilik ve deneme türlerini harmanlayan kurgu dışı bir çalışma. Eseri 9 aylık bir zaman diliminde 22 ülkeyi gezerek gittiği yerlerde hem futbolla hem de futbolun etkilediği ve etkilendiği başta politika gibi çeşitli alanlardaki çeşitli kişilerle yaptığı görüşmeler
Futbol Asla Sadece Futbol Değildir
Futbol Asla Sadece Futbol DeğildirSimon Kuper · İthaki Yayınları · 2022199 okunma
Reklam
314 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Michel de Montaigne 1533 yılında doğan ve varlıklı bir ailede dünyaya gelip deneme türünün öncüsü olan Fransız bir yazar ve düşünür. Bu cümlede ifade ettiğime birçok okur zaten aşinadır. O yüzden kitabın bana bıraktığı etki üzerine yazmam daha yerinde olacaktır. Okumaktan en haz aldığım tür, kurgunun en son ortaya çıkan türlerinden birisi
Denemeler
DenemelerMontaigne · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202054,9bin okunma
616 syf.
·
Puan vermedi
·
19 günde okudu
Bugüne dek birçok tarihî roman okudum ve bundan sonra da birçok tarihî roman okuyacağım ama bana bu denli tesir edip ve kurgusunda 1908 yılından itibaren sanki o yılda ve akabinde Selanik'te, Dersaadet'te, Trablusgarp'ta veya 1926 yılı İstanbul'unun Pera'sında herhangi bir anında herhangi bir vakaya şahit olurmuşçasına bir
Elveda Güzel Vatanım
Elveda Güzel VatanımAhmet Ümit · Yapı Kredi Yayınları · 202011,7bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
72 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Eseri 28 Kasım 2023 Salı günü yaklaşık 1 saatte okudum ve aynı günün akşamında Kars'ta eserin tiyatro uyarlamasını da seyrettim. Erzurum Devlet Tiyatrosu'nun canlandırdığı Palto eseri, zihnimde silinmeyecek ölçüde yer etti. Rus Edebiyatı'nın başlangıç eserlerinden olan bu uzun öykü, Akakiy Akakiyeviç karakteriyle okurun unutması zor olan gerçekçi bir tasviri okura sunuyor. Bir diğer deyişle, 19. yüzyıl Rus İmparatorluğu dönemindeki "sıradan" insanın tasviriyle çağının ötesine ulaşan bu eser, her devrin ezilen bireyini de gözler önüne sermesi açısından bir klasiğe dönüşmüştür bence. Kurulu toplum düzenlerinin aslında en ideal düzenler olmadığı ve görünürdeki kalabalıkların arasında göz ardı edilen sayısızca bireyin olduğu da sadece Rus İmparatorluğu dönemindeki bir mesele olmamıştır elbette. Modern zamanın insanı, aslında yabancılaşmayla sürekli bir mücadele halinde olan insandır ve çoğu zaman bu mücadelede yenik düşmektedir. Sınıfsal ayrım ve ezen-ezilen ilişkisi eserde yalın bir gerçeklikle sunulmuştur ama bence bu yalınlığın ardında müthiş bir derinlik bulunmaktadır. Akakiy'in mücadelesi sadece bir nesne için değildir; kendi hayatının öznesi olmak içindir. Okuyacak herkese iyi okumalar dilerim ve Erzurum Devlet Tiyatrosu'nun kıymetli ekibine de Kars gösterileri için teşekkürlerimi sunuyorum. Okuması da muhteşem olan bu eserin elbette uyarlaması da çok nitelikliydi.
Palto
PaltoNikolay Gogol · Kolektif Kitap · 201437,1bin okunma
136 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
"Filozof İmparator" diye bilinen Marcus Aurelius'un bu eseri için Stoacı düşüncenin bir manifestosudur demek abartılı bir yorum olmayacaktır çünkü eser boyunca Roma imparatoru eserin bölümleri olan 12 kitabın neredeyse tamamında okura "memento mori" olgusunu hatırlatıyor. Ölümlüler içinde olan ama yine de hiç ölmeyecekmiş gibi olana böylece en büyük olguyu anımsatıyor defalarca imparator. Bunun yanı sıra, insanın yaşadığı dünyada çok kısıtlı bir hâkimiyetinin olduğunu 2. yüzyılda böylesine güçlü bir biçimde tespit etmiş olmak hem Marcus Aurelius'u asırlardır yaşatan hem de bu eseri bir klasik yapan gerekçe olmuştur kanaatimce. Roma İmparatorluğu'nun hüküm sürdüğü Orta Çağ öncesi dünyanın muhtemelen en nüfuzlu insanlarından birisi olmasına rağmen böylesine alçakgönüllü ve vizyonu çağları aşan bir zihne sahip olması, imparatoru ölümsüz yapan temel hakikatlerden birisidir bence. Zevklerine köle olan ve doğayla uyum içerisinde olmayan insanların mahkûm edildiği bu eser, tutarlı bir yaşamın hangi nitelikleri içerdiğini de okura sunuyor. Ben okurken birçok yerin altını çizdim ve muhtemelen bundan sonraki yaşamımda da - yaşadığım sürece - bazı alıntılarına dönüp dönüp bakarım. Özgün olan ve çağlar ötesinden geldiği halde bu çağı yorumlama konusunda da hiç yetersiz kalmayan bu eserin okunması okura hayatı gözden geçirmek açısından yol gösterici olabilir. Yol gösterici olmasa dahi okurun, mevcut yaşam normlarıyla Aurelius'un tahayyül ettiği arasında bir kıyas yapmasını mümkün kılabilir ki bu da büyük bir kazanımdır. Herkese güzel bir okuma ve tahayyül deneyimi dilerim...
Kendime Düşünceler
Kendime DüşüncelerMarcus Aurelius · Say Yayınları · 201615,4bin okunma
Reklam
184 syf.
·
Puan vermedi
·
25 saatte okudu
Bir absürd tiyatro eseri olmanın çok ötesinde olan bir yirminci yüzyıl oyunu. Asırlar boyu vahşeti ve kıyımı "öteki" dünyada görmüş, tanımlamış ve yaşatmış olan "medeni" insan, geride kalan yüzyılın ilk yarısında bugüne kadar yaşanmamış büyüklükte bir kıyımın sorumlusu olmuştur. Bu sebepten ötürü, hep sözde uzaklarda bir yerlerde olan gayri medeni dünyanın varlığı iki Dünya Savaşı'yla beraber medeni dünyada da görünürlük kazanmıştır. Böylece var olan dünyayı algılama biçimleri artık mevcut dünyayı tanımlama konusunda yeterli olmayacaktı ve bu yüzden Samuel Beckett ve Eugène Ionesco gibi bazı oyun yazarları absürd olan dünyanın temsilini edebiyata yansıtmıştır. Bu yüzden, bu eser hep sanki uzaklarda olan ama çoğunlukla aramızda düşünmediğimiz gergedanların bir temsilini sunmuştur okura ve seyirciye. Ayrıca, eser izole olan bireyin bir topluluğa ait olma ihtiyacını ve böylece toplumsal alandaki varlığını kabul ettirmek için kendi benliğine sırt çevirmesini görmek açısından da çok çarpıcıdır. Bir karakter dışında herkes "sağduyulu" davranacaktır ve sağduyu kavramının irdelenmesi de böylece okur için şart olacaktır. Fırsatı olanlar için iyi seyirler, benim gibi okuyacaklar içinse iyi okumalar dilerim...
Gergedan
GergedanEugene Ionesco · Yapı Kredi Yayınları · 202377 okunma
208 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
İzmir ve ona yakın bir ada olan Köstence'nin bir panoramasını çizen bu anlatı hem yirminci yüzyılın başındaki 1. Dünya Savaşı'nın etkisini cepheye giden iki karakterle gösterip hem de Türkiye'de 2. Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkacak olan çok partili hayatın ayak seslerini "girişimci" bir karakter olan Eczacı Süleyman özelinde okura sunmaktadır. Anlatı elbette sadece bunlarla sınırlı değildir. Ahmet Büke'nin bu eseri bir deniz anlatısıdır ama deyim yerindeyse denizi özelleştirmenin bir eleştirisidir. Yunuslar başta olmak üzere birçok deniz canlısının kâr hırsıyla katledilmesinin okura sunulduğu bu romanda, sermaye ve "kan" arasındaki doğrusal ilişki çarpıcı biçimde fark edilmektedir. Osman'ın da dediği gibi: "Bakalım Deli İbram'ın Tarihi mi yürüyecek yoksa Eczacı Süleyman'ın düzeni mi sürecek?" (s.199). Bu sebepten ötürü, eserdeki çatışma bir bakıma ezen-ezilen ilişkisi üzerine kuruludur ve asırlardır süren bu sömürü düzeni onu alt etmeye çalışan karakterlerle canlı bir biçimde tasvir edilmiştir. Bu yüzden sermaye olgusunun da doğası okura sunulmuştur. Büyük halk ozanı Karacaoğlan'ın dizelerinde dediği gibi: "Dirilirler dirilirler gelirler / Huzur-ı mahşerde divan dururlar / Harami var diye korku verirler / Benim ipek yüklü kervanım mı var." Bu dizeler de romanla beraber okur için daha da özel bir mana kazanmaktadır. Herkese iyi okumalar dilerim...
Deli İbram Divanı
Deli İbram DivanıAhmet Büke · Can Yayınları · 20211,596 okunma
148 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Hem savaşa karşı bir haykırış hem de onu oluşturan sebeplere karşı tutarlı ve içten bir eleştiri. Tolgonay Ana'nın dert ortağı olan Toprak Ana, aynı zamanda Tolgonay ve etrafındaki insanların yaşadıklarının tanığı olur. Bu yüzden Tolgonay Ana romanda içini bütün samimiyetiyle Toprak Ana'ya döker. Emeğin yaşamın merkezinde olduğu ve dayanışmanın hayati bir öneme sahip olduğu gerçekliği, büyük yazar Aytmatov tarafından çok dokunaklı bir biçimde resmedilmiştir eserde. Tolgonay Ana'nın dünyası, savaş öncesinde, esnasında ve savaş sonrasında okura sunulmuştur ve böylece Aytmatov savaşın topluma nasıl bir yıkım getirdiğini büyük ölçüde Tolgonay'ın ailesi üzerinden gözler önüne sermiştir. Tolgonay Ana'nın ortanca oğlu Muslubek'in mektubunda ifade ettiği üzere "Şimdilik söyleyeceğim şu ki, bu savaşı ne biz istedik ne de biz başlattık. Hepimiz için, bütün insanlık için baş belasıdır bu savaş." Bu yüzden Aytmatov'un bu eseri savaşların yıkımı ve hem emeğin hem de dayanışmanın önemi konusunda asırlarca hatırlanmaya devam edecektir. Herkese iyi okumalar dilerim...
Toprak Ana
Toprak AnaCengiz Aytmatov · Ketebe Yayınları · 202161,8bin okunma