Hayatın Anlamı Var mıdır?
“Hayatın anlamı”nın anlamdan yoksun olduğu savı, genel olarak, hayatın anlam taşıyabilecek cinsten bir şey olmadığını ifade eder — tıpkı bir sesin de renk taşıyabilecek cinsten bir şey olmaması gibi. Bu durumda, tıpkı “bir senfoninin rengi” tanımının (belki metaforik olarak anlamlı olabileceği halde) özünde anlamsız olması gibi, “hayatın anlamı” da (yine, hayatın anlamından metaforik olarak söz edilebilecek olduğu halde) özünde anlamsızdır.
Sayfa 210
.. Ey tatlı sevgilim Kurşun güneşinde Dikine bakışın Ve altın rengi tenin Seni betimlerken Tüm ayak bilekleri Çıkıp gelirler ruha Tıpkı tükürükler gibi Senin saçlarında Geçmişin aksi Duruyorsun hala Parlak bir kağıt gibi Getirsin dudakların Sözcükleri kötülüğü ve ateşi Ama bir lav tonuyla Hayır' dır sesin söylediği
Reklam
Şensiz Kalan Bu Şehri Yakmayı Çok İstedim
Mavi bir aleme dönüştürdüm yüreğime bir anda Tutuşturmak istedim beni böyle umarsız bırakıp gittiğin bu zalim şehri Yakamadım; gözlerin dikildi karşıma bir caddenin tam ortasında İnanılmaz güzel bakıyordu gözlerime, hafif ıslak En özel, en bilinmeyen türleri açmıştı papatyaların Hatıralarınla titriyordu içim, kuşlar kanatıyordu gönlümü Simsiyah bulutlar geçiyordu göğümden Anlamak üzereydim Neron'un Roma'yı neden yaktığını Karanlık bir koridor açıldı önümde, anlayamadım Yenik düşmüş bir Napolyon kadar mutsuzdum aslında İntihara kalkışan Hitler kadar çaresiz Yakmak üzereydim ki bu şehri, hatıraların içli bir yağmur gibi boşandı üzerime Kediler geçti birden kavşaklarından şehrin acı acı miyavladılar, gözlerime baktılar, kızgındılar, kırgındılar Onlarda tutulmuşlar anladım sana bendeki kadar Onlar da terk ettiğin bu şehri çaresiz Yakmak istiyorlar, yakamıyorlar Saçların dikildi karşıma bir sokak köşesinde Her telinde parmaklarımın izleri parlıyordu Benzersiz kokunu alıyordu kıvrımlarından rüzgar Gözleri doluyordu saçlarına bakan kedilerin Her biri bir kenarda darmadağın Çömelip kalıyordu, yutkunuyordu Rengi kaçıyordu pencerelerde perdelerin Nereye yürüdüysem bakışın, duruşun,sesin Anladım; söndürmeyelim tutuşan yüreğimi Kendimi yakmış olurum yakarsam bir şehri Çünkü sen her şeyinle bendesin.
Sayfa 9
"Gerçek, Yargıç. Ben zaten biliyorum. Sadece duymak istiyorum." Nefesleri zorlaşıyor ve çığlıkları daha da sertleşiyor. Çaba sarf ediyor ama sonunda tekrar konuşuyor. "Biz sadece o kadınlarla aynı acıyı hissetmenizi istedik çünkü siz ikiniz onu savunmaktan vazgeçmediniz!" O tanıdık soğukluk üzerime çöküyor ve yavaşça ayağa kalkarak, artık bıçaklı çılgın bir orospu olduğumu bildiği için korkudan titreyen Murdock'a doğru ilerliyorum. Eminim Kyle'ın vücudundan tüm eti sıyıran kişi olduğum gerçeği şu anda sinirlerine zarar veriyordur. Plak atlamaya başlıyor, şarkı sona eriyor ve ben Murdock'ın gövdesine hiçbir uyarı yapmadan saplarken rahatsız edici sesin devam etmesine izin veriyorum. Yaradan kan akıyor ve kırmızı tüyler ten rengi tişörtün üzerinde gittikçe büyüyor.
Lal beyazı, Jean Genet'nin sesi. Bir sesin anısının rengi vardır; Genet'nin sesinde ışıltılı, aynı zamanda afacan bir şey vardı. Hâlâ kulaklarımda. Tütünün işlediği ses; hafif kısık, dişimsi, ama güleç bir ses. Zamanla kalınlaştı, sakinledi; ama hep mevcut, ivedi. Sevdalı Tutsak'ta şunu yazacaktır: "Bütün sesler gibi benimki de hilelidir; bu seslerdeki hilenin farkına varsa bile, hiçbir okur bunların doğasını bilemez."
Peki ya içimizdeki yolculuklar..
... İki valiz, bir omuz çantası ve üzerinde büyük mağazalardan birinin adı ve arması bulunan büyükçe bir naylon torbaya doldurduğu gücenik geçmişiyle, terminalin, yüzlerce sesin kesişmesinden oluşan duman rengi uğultusu içinde, geldiği yere benzeyen bir boşlukla bakıyordu gideceği yöne.
Kırmızı Kedi Yayınevi
Reklam
297 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.